naṡîḩat ~ نَصِيحَةٌ

Kamus-ı Muhit - نصيحة maddesi

اَلنُّصْحُ [en-nuṡḩ] (nûn’un zammıyla) ve

اَلنَّصَاحَةُ [en-neṡâḩat] (فَضَاحَةٌ [feḋâḩat] vezninde) ve

اَلنَّصَاحِيَةُ [en-neṡâḩiyet] (كَرَاهِيَةٌ [kerâhiyet] vezninde) Öğüt vermek maʹnâsınadır; yukâlu: نَصَحَهُ وَنَصَحَ لَهُ نُصْحًا وَنَصَاحَةً وَنَصَاحِيَةً مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ إِذَا وَعَظَهُ Mü΄ellifin Baṡâ΄ir’de beyânına göre bu mâdde iki maʹnâya mevzûʹdur: Biri hulûs ve nekâ΄ ve biri iltiyâm ve refâ΄ maʹnâsıdır. Nâsıh, mansûhun-leh olana kavlini ihlâs eylemek münâsebetiyle pend ve vaʹzda istiʹmâl olundu. Yâhûd hayyât, sevb-i memzûku ref΄ ve ıslâh eylediği gibi nâsıh, mansûhun-lehin hâlini ıslâh eylemekle pend ve nasîhatte istiʹmâl olundu. Ve

نَصِيحَةٌ [naṡîḩat] ki öğüde denir, ismdir, mansûhun-lehin dünyevî ve uhrevî bi’l-cümle hayrini irâdeden ʹibârettir; vecîz-i esmâdandır, cemʹiyyet-i maʹânîyi mutazammın bir kelimedir, فَلاَحٌ [felâḩ] gibi dünyâ ve uhrâ hayrını ecmaʹ olmakla kelâm-ı ʹArabda ʹadîli yoktur, niteki medâr-ı dîn olan işbu: “اَلدِّينُ اَلنَّصِيحَةُ لِلَّهِ وَلِرَسُولِهِ وَلِكِتَابِهِ وَلِأَئِمَّةِ الْمُسْلِمِينَ وَعَامَّتِهِمْ” hadîsi nâtıktır. Kaldı ki نَصِيحَةٌ لِلَّهِ Hazret-i Hakk’ın vahdâniyetine sıhhat-ı iʹtikâd ve ʹibâdât ve tâʹatinde ihlâs-ı niyetten ʹibârettir. Ve نَصِيحَةٌ لِلرَّسُولِ Fahr-i ʹâlem sallallâhu ʹaleyhi ve sellem hazretlerinin risâlet ve nübüvvetini tasdîk ve şerʹini takabbül ve emr ü nehyine inkıyâd eylemekten ʹibârettir. Ve نَصِيحَةٌ لِلْكِتَابِ Kur΄ân-ı mübîni tasdîk ve muntavî olduğu ahkâmla ʹamele kılmaktan ʹibârettir. Ve نَصِيحَةٌ لِلأَئِمَّةِ herkesi mesâlihlerine irşâd ve hayra delâletten ʹibârettir. İntehâ. Ve

نُصْحٌ [nuṡḩ] Bir nesne hâlis ve bî-gışş olmak maʹnâsınadır; yukâlu: نَصَحَ الشَّيْءُ إِذَا خَلُصَ Ve libâs dikmek maʹnâsınadır; yukâlu: نَصَحَ الْخَيَّاطُ الثَّوْبَ إِذَا خَاطَهُ Ve ʹArablar نَصَحَ الرَّجُلُ الرِّيَّ derler, “Suyu içip gereği gibi sîr-âb oldu” maʹnâsına ki hulûs maʹnâsından me΄hûzdur. Niteki Esâs’ta نَصَحَتِ اْلإِبِلُ الرِّيَّ أَيْ صَدَقَتْهُ ʹibâretiyle mecâz olmak üzere mersûmdur. Ve نَصَحَ الْغَيْثُ الْبَلَدَ derler, “Yağmur şümûl üzere yağmakla katʹâ açık ve aralık kalmamak vech üzere her yerde muttasıl çayırlar ve nebâtlar nâbit oldu” maʹnâsına ki hıyâtat maʹnâsından me΄hûzdur, terzi aslâ sevbde fetk ve halel terk etmeyerek libâsı dikip mülte΄im eylediği münâsebetine mebnîdir.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı