neşd ~ نَشْدٌ

Kamus-ı Muhit - نشد maddesi

اَلنَّشْدُ [en-neşd] (nûn’un fethi ve şîn-i muʹcemenin sükûnuyla) ve

اَلنِّشْدَةُ [en-nişdet] ve

اَلنِّشْدَانُ [en-nişdân] (nûn’ların kesriyle) Zâyiʹ ve gâ΄ib olan şey΄i aramak maʹnâsınadır ki arayıp soruşturmaktan ʹibârettir. Mâlik ile dellâlın fiʹlidir ki müsterşid olurlar; yukâlu: نَشَدَ الضَّالَّةَ نَشْدًا وَنِشْدَةً وَنِشْدَانًا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ إِذَا طَلَبَهَا Ve gâ΄ib olan şey΄i bulan adam nidâ ile taʹrîf eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: نَشَدَ الضَّالَّةَ إِذَا عَرَّفَهَا Ve taʹrîf vâcidin fiʹlidir ki “Ben bir nesne buldum, sâhibini bilmem, sâhibi her kim ise gelip baʹde’t-tavsîf benden ahz eylesin” diye bi’n-nefs yâhûd dellâl vâsıtasıyla nidâ eylemekten ʹibârettir, niteki mezîdden إِنْشَادٌ [inşâd] dahi bu maʹnâlaradır. Şârih der ki e΄immeden Kurâʹ bu iki maʹnânın zıddiyyetine zâhib olmuştur. İntehâ. Ve bir şey΄i gereği gibi bilmek maʹnâsınadır; yukâlu: نَشَدَ فُلاَنًا إِذَا عَرَفَهُ مَعْرِفَةً Ve bir mâddenin hakîkatini taleb zımnında bir adamdan yemîn eylemek istemek maʹnâsınadır; yukâlu: نَشَدَ فُلاَنًا بِاللهِ إِذَا اسْتَحْلَفَهُ يَعْنِي سَأَلَهُ وَأَقْسَمَ عَلَيْهِ بِاللهِ Ve

نَشْدٌ [neşd] Bir adama أَنْشَدْتُكَ اللهَ demek yaʹnî bir mâddenin künh ve hakîkatini su΄âl zımnında Allâh için ve Allâh ʹaşkına ve Allâh’ı seversen doğru söyle demek maʹnâsınadır; yukâlu: نَشَدَ فُلاَنًا إِذَا قَالَ لَهُ أَنْشَدْتُكَ اللهَ أَيْ سَأَلْتُكَ بِاللهِ ve yukâlu: نِشْدَكَ اللهَ بِفَتْحِ الدَّالِ أَيْ أَنْشُدُكَ بِاللهِ Burada نِشْدٌ [nişd] kelimesi ki nûn’un kesriyledir, masdar olan نِشْدَةٌ [nişdet]ten muhaffeftir, عَمْرَكَ اللهَ [ve] قِعْدَكَ اللهَ gibi fiʹli hazf ve masdar mevziʹ-i fiʹle vazʹ ve mefʹûl-i evvel olan kâf’a muzâf olmuştur. Ve istiʹmâlâttandır ki ʹArablar نَشَدْتُكَ بِاللهِ إِلاَّ فَعَلْتَ derler ki fiʹli ism-i müstesnâ mevkiʹine îkâʹ ederler. Kezâlik harf-i cersiz نَشَدْتُكَ اللهَ إِلاَّ فَعَلْتَ derler ki mefʹûleyne müteʹaddîdir, daʹvet menzilinde olduğundan yâhûd ذَكَرْتُ maʹnâsını tazmîn eylediklerinden nâşî. Ve burada إِلاَّ فَعَلْتَ kavli masdar ile mü΄evveldir ki إِلاَّ فِعْلَكَ demektir. Ve نَشَدَ [neşede] fiʹlinde elbette nefy takdîri lâzımdır, zîrâ istisnâ-ı müferragdır. Pes مَا أَطْلُبُ مِنْكَ شَيْئًا مِنَ الْأَشْيَاءِ إِلاَّ فِعْلَكَ sebkinde olur.

Vankulu Lugatı - نشد maddesi

اَلنِّشْدَانُ [en-nişdân] (nûn’un kesriyle ve şîn’in sükûnuyla) Kezâlik azmışı taleb etmek; tekûlu: نَشَدْتُ الضَّالَّةَ أَنْشُدُهَا نِشْدَةً وَنِشْدَانًا مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ إِذَا طَلَبْتَهَا Ve

نَشْدٌ [neşd] نَشَدْتُكَ اللهَ dedim demektir, سَأَلْتُكَ بِاللهِ maʹnâsına yukâlu: نَشَدْتُ فُلَانًا أَنْشُدُهُ إِذَا قُلْتَ لَهُ نَشَدْتُكَ أَيِ اللهَ أَسْأَلْتُكَ بِاللهِ كَأَنَّكَ ذَكَّرْتَهُ إِيَّاهُ فَنَشَدَ أَيْ تَذَكَّرَ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı