اَلْأَزُّ [el-ezz] (hemzenin fethiyle) Çömlek kaynamak maʹnâsınadır ki zikr olundu. Ve
أَزٌّ [ezz] Damar atmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَزَّ الْعِرْقُ إِذَا ضَرَبَ Ve çıban makûlesi kurha ve hurâc acıyıp ağrımak maʹnâsınadır. Ve cimâʹ eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: أَزَّ الْجَارِيَةَ إِذَا جَامَعَهَا Ve nâkayı pek pek sağmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَزَّ النَّاقَةَ إِذَا حَلَبَهَا شَدِيدًا Ve su dökmek maʹnâsınadır; yukâlu: أَزَّ الْمَاءَ إِذَا صَبَّهُ Ve suyu kaynatmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَزَّ الْمَاءَ إِذَا أَغْلاَهُ
اَلْأَزُّ [el-ezz] (hemzenin fethi ve zâ’nın teşdîdiyle) Bir nesneye ölçerip kındırmak, igrâ maʹnâsına. Kâlallâhu taʹâlâ: ﴿إِنَّا أَرْسَلْنَا الشَّيَاطِينَ عَلَى الْكَافِرِينَ تَؤُزُّهُمْ أَزًّا﴾ (مريم 83) أَيْ تُغْرِيهِمْ عَلَى الْمَعَاصِي Ve
أَزٌّ [ezz] Karışmak maʹnâsına dahi gelir, ihtilât gibi. Ve bir nesneyi devşirip bir yere zamm etmek; yukâlu: أَزَزْتُ الشَّيْءَ أَؤُزُّهُ أَزًّا إِذَا ضَمَمْتَ بَعْضَهُ إِلَى بَعْضٍ Ve sâhib-i Ṡurâḩ bu iki maʹnâyı birbirinden fark etmeyip eyitti: أَزَزْتُ الشَّيْءَ إِذَا ضَمَمْتَ بَعْضَهُ إِلَى بَعْضٍ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı