âlu ḩâmîm ~ آلُ حَامِيمَ

Kamus-ı Muhit - آل حاميم maddesi

آلُ حَامِيمَ [âlu ḩâmîm] (hemzenin meddiyle) ذَوَاتُ حَامِيمَ [ževâtu ḩâmîm] dahi ıtlâk olunur; Ḵur΄ân-ı kerîm’de حَامِيمٌ kelimesiyle müfettih olan sûre-i maʹlûmelerdir, حَوَامِيمُ demek câ΄iz değildir, lâkin baʹzı şiʹrde vârid olmuştur. Ve حَامِيمُ [ḩâmîm] ism-i aʹzamdır, yâhûd kasemdir yâhûd “اَلرَّحْمَنُ” ism-i şerîfinin hurûf-ı mukattaʹasıdır, tamâmı “الر” ve “ن” harfleridir ki ibtidâ-yı sûrelerdir. Kâle’ş-şârih kâle İbn Mesʹûd: “آلُ حَامِيمَ دِيبَاجُ الْقُرْآنِ” أَيْ زِينَتُهُ لِمَا فِيهِ مِنْ أُمُورِ الْآخِرَةِ Ve kezâ fi’l-hadîsi: “قُولُوا حم لَا يُنْصَرُونَ” İbn Ešamp;îr dedi ki حَامِيمُ [ḩâmîm] esmâ-i ilâhiyyeden olmakla اَللَّهُمَّ لَا يُنْصَرُونَ maʹnâsınadır yâhûd kasemdir, وَاللهِ لَا يُنْصَرُونَ maʹnâsınadır; yâhûd suver-i merkûme zî-şân olmakla istinzâl-i rahmet bâbında kendiler ile istizhâr olunur, pes لَا يُنْصَرُونَ kelâm-ı müste΄nef olur, gûyâ ki حم kelimesini dediğimiz hînde ne terettüb eder diye istifsâra cevâb olur. Ve Şihâb merhûm Durretu’l-Ġavvâṡ şerhinde dediler ki حَوَامِيمُ ve طَوَاسِينُ fasîh-i eşʹârda vârid olmuştur, قَوَابِيلُ gibi ki قَابِيلُ [ḵâbîl]cemʹidir. Ve آلُ حَامِيمَ kelimesinde olan آلٌ [âl] أَهْلٌ [ehl] maʹnâsına değildir, belki esmâ-i mürekkebe makûlesinden tesniye ve cemʹi sahîh olmayan kelimâtın cemʹ ve tesniyesini murâd ettikte ʹArablar آلٌ [âl] ve ذُو [žû] kelimelerini idhâl edip tesniye yâhûd cemʹ maʹnâsını irâde ederler. Meselâ bana bir niçe Te΄ebbeṯaŞerren ismiyle müsemmâ kimseler geldi diyecek yerde جَاءَنِي آلُ تَأَبَّطَ شَرًّا وَذُو تَأَبَّطَ شَرًّا derler. Pes آلُ حَامِيمَ ve ذَوَاتُ حَامِيمَ bu kabîldendir ki حَامِيمُ ıtlâk olunan sûreler demektir, sohbet-i maʹneviyyeden mecâzdır. İntehâ.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı