îġâr ~ إِيغَارٌ

Kamus-ı Muhit - إيغار maddesi

اَلْإِيغَارُ [el-îġâr] (hemzenin kesriyle) Issı vakte girmek maʹnâsınadır; yukâlu: أَوْغَرَ الْقَوْمُ إِذَا دَخَلُوا فِي الْوَغْرَةِ Ve bir adamı âher hakkında siʹâyetle kızdırıp ona kîn tutturmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَوْغَرَ فُلاَنًا إِذَا غَاظَهُ Ve sütü وَغِيرٌ [veġîr] kılmak maʹnâsınadır; yukâlu:أَوْغَرَ اللَّبَنَ إِذَا صَنَعَهُ وَغِيرًا Ke-mâ se-yuzkeru. Ve suyu kaynatıp kızdırmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَوْغَرَ الْمَاءَ إِذَا سَخَّنَهُ وَأَغْلاَهُ Ve baʹzı tâ΄ife-i Naṡârâ ʹâdeti olmak üzere suyu be-gâyet kızdırıp içinde diri hınzîrı haşladıktan sonra zebh eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: أَوْغَرَ النَّصَارَى الْخِنْزِيرَ إِذَا أَغْلَوْا لَهُ الْمَاءَ وَسَمَطُوهُ وَهُوَ حَيٌّ ثُمَّ ذَبَحُوهُ Ve fi’l-Esâs: وَمِنْهُ الْمَثَلُ ḣكَرِهَتِ الْخَنَازِيرُ الْمَاءَ الْمُوغَرَḢ Ve bir adamı bir nesneye muztar kılmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَوْغَرَهُ إِلَيْهِ إِذَا أَلْجَأَهُ Ve voyvoda ve muhassıl mîrî ve harâc almak maʹnâsınadır. ʹAlâ-kavlin sultân bir arzı bir adama min-gayri harâc ber-vech-i mukâtaʹa tefvîz eylemek ve ʹalâ-re΄yin ʹuhdesinde harâc ve mîrî olan kimse voyvodadan ve muhassıldan kaçıp bi’n-nefs pâdişâh tarafına edâ eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: أَوْغَرَ الْعَامِلُ الْخَرَاجَ إِذَا اسْتَوْفَاهُ أَوْ هُوَ أَنْ يُوغِرَ الْمَلِكُ الرَّجُلَ الْأَرْضَ فَيَجْعَلَهَا لَهُ مِنْ غَيْرِ خَرَاجٍ أَوْ هُوَ أَنْ يُؤَدِّيَ الْخَرَاجَ إِلَى السُّلْطَانِ الْأَكْبَرِ فِرَارًا مِنَ الْعُمِّالِ Ve gâh olur ki damân-ı harâca da إِيغَارٌ [îġâr] ıtlâk olunur. Ve bu kelime müvellededir. Ve

إِيغَارٌ [îġâr] Mîkât ve mîʹâd taʹyîn eylemek maʹnâsınadır; ke-mâ se-yuzkeru.

Vankulu Lugatı - إيغار maddesi

اَلْإِيغَارُ [el-îġâr] (hemzenin kesri ve meddiyle) Bir kimseyi kîne ilkâ etmek; yukâlu: أَوْغَرْتُ صَدْرَهُ عَلَى فُلَانٍ أَيْ أَحْمَيْتُهُ مِنَ الْغَيْظِ Ve

إِيغَارٌ [îġâr] Kızdırmağa dahi derler; yukâlu: أَوْغَرْتُ الْمَاءَ أَيْ أَحْمَيْتُهُ Ve gâh olur ki hınzîrın tüyin gidermek için diriyle ıssı suya batırmağa إِيغَارٌ [îġâr] derler, nitekim Naṡârâ kavmi gâh olur ki hınzîrı diriyken ıssı suya batırıp tüyin yolduktan sonra boğazlarlar. Ve

إِيغَارٌ [îġâr] Kezâlik ıssı taş bırakmakla sütü kızdırmağa derler; tekûlu: أَوْغَرْتُ اللَّبَنَ إِذَا أَسْخَنْتَهُ بِالْحِجَارَةِ الْمُحْمَاةِ Ve

إِيغَارٌ [îġâr] ʹÂmil harâc almağa dahi derler; yukâlu: أَوْغَرَ الْعَامِلُ الْخَرَاجَ أَيِ اسْتَوْفَاهُ Baʹzılar eyitti: إِيغَارٌ [îġâr] sultân bir kimseye bir yeri verip harâcın almamaktır. Ve gâh olur ki ḋamân-ı harâca dahi إِيغَارٌ [îġâr] derler. Ve bu lafz müvelleddir.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı