îcâb ~ إِيجَابٌ

Kamus-ı Muhit - إيجاب maddesi

اَلْإِيجَابُ [el-îcâb] (hemzenin kesriyle) Bir nesneyi vâcib ve lâzım kılmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَوْجَبَهُ أَيْ أَلْزَمَهُve yukâlu: أَوْجَبَ لَكَ الْبَيْعَ أَيْ أَلْزَمَهُ لَكَ Burada nüshaların mecmûʹu أَوْجَبَ لَكَ الْبَيْعَ مُوَاجَبَةً وَوِجَابًا ʹibâretiyle mersûm olup şârihler dahi tasaddî eylememiştir. Baʹdehu Lisânu’l-ʹArab ve sâ΄ir me΄hazlara mürâcaʹat olundukta cümlesinde أَوْجَبَهُ إِيجَابًا وَوَاجَبَهُ مُوَاجَبَةً وَوِجَابًا ʹibâretiyle mesbût olmakla Ḵâmûs nüshalarında sakta vâkiʹ olduğu mütebeyyen oldu. Pes mufâʹalet vezninde مُوَاجَبَةٌ [muvâcebet] ve وِجَابٌ [vicâb] dahi إِيجَابٌ [îcâb] maʹnâsına olur. Ve

إِيجَابٌ [îcâb] Bir kimse cennete yâhûd cehenneme müstehak olacak ʹamel işlemek maʹnâsınadır; yukâlu: أَوْجَبَ الرَّجُلُ إِذَا أَتَى بِالْمُوجِبَةِ مِنَ الْحَسَنَاتِ أَوِ السَّيِّئَاتِ لَهُ الْجَنَّةَ أَوِ النَّارَ Ve bir kimsenin havf u endîşe gibi hâlet ilkâsıyla yüreğini oynatmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَوْجَبَ اللهُ قَلْبَهُ أَيْ أَخْفَقَهُ Ve her gün bir öğün taʹâm eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: أَوْجَبَ الرَّجُلُ إِذَا أَكَلَ أَكْلَةً وَاحِدَةً فِي النَّهَارِ

Vankulu Lugatı - إيجاب maddesi

اَلْإِيجَابُ [el-îcâb] (hemzenin kesriyle) وَاجِبٌ [vâcib] kılmak; yukâlu: أَوْجَبَهُ اللهُ Ve

إِيجَابٌ [îcâb] Beyʹi lâzım kılmağa dahi derler; yukâlu: أَوْجَبْتُ الْبَيْعَ فَوَجَبَ Ve

إِيجَابٌ [îcâb] Bir kimse bir ʹamel edip cennete yâhûd nâra müstahak olmak; ve minhu kavlu’n-nebiyyi sallallâhu ʹaleyhi ve sellem: “أَوْجَبَ طَلْحَةُ يَعْنِي طَلْحَةُ بْنُ عَبْدِ اللهِ وَهُوَ مِنَ الْعَشَرَةِ الْمُبَشَّرَةِ اسْتَحَقَّ الْجَنَّةَ”

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı