اَلطَّاوِي [eṯ-ṯâvî] ve
اَلطَّوِي [eṯ-ṯavî] (عَمِي [ʹamî] vezninde) Maʹnâ-yı mezkûrdan ism-i fâʹillerdir, aç adama denir; yukâlu: هُوَ طَاوٍ وَطَوٍ أَيْ جَائِعٌ Mü΄ennesleri طَيَّا [ṯayyâ] gelir, سَكْرَى [sekrâ] vezninde ve طَاوِيَةٌ [ṯâviyet] gelir.
اَلطَّوِيُّ [eṯ-Ṯaviyy] (غَنِيٌّ [ġaniyy] vezninde) ذُو طُوَى [Žû Ṯuvâ] nâm bukʹa-i mezkûrede bir kuyu adıdır. Ve
طَوِيٌّ [ṯaviyy] Bir bohça beze denir; yukâlu: أَتَانَا بِطَوِيٍّ أَيْ بِحُزْمَةٍ مِنَ الْبَزِّ Ve geceden bir sâʹate denir; yukâlu: مَضَى طَوِيٌّ مِنَ اللَّيْلِ أَيْ سَاعَةٌ
اَلطَّوِي [eṯ-ṯavî] (ṯâ’nın fethi ve vâv’ın kesri ve meddiyle) Karnı arık olan kimse, ضَامِرُ الْبَطْنِ maʹnâsına; yukâlu: رَجُلٌ طَوِي الْبَطْنِ أَيْ ضَامِرُهُ
اَلطَّوِيُّ [eṯ-ṯaviyy] (ṯâ’nın fethi ve yâ’nın teşdîdiyle) Şol kuyudur ki içi yapılmış ola, بِئْرٌ مَطْوِيَّةٌ maʹnâsına.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı