el-ḵaḩal ~ اَلْقَحَلُ

Kamus-ı Muhit - القحل maddesi

اَلْقَحَلُ [el-ḵaḩal] (fethateynle) قُحُولٌ [ḵuḩûl] maʹnâsınadır; yukâlu: قَحِلَ الشَّيْخُ قَحَلًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا يَبِسَ جِلْدُهُ عَلَى عَظْمِهِ

اَلْقَحْلُ [el-ḵaḩl] (فَحْلٌ [faḩl] vezninde) ve

اَلْقَحِلُ [el-ḵaḩil] (كَتِفٌ [ketif] vezninde) ve

اَلْإِنْقَحْلُ [el-inḵaḩl] (جِرْدَحْلٌ [cirdaḩl] vezninde) Pek pîrlikten gövdesi kuruyup derisi kemiğine yapışmış adama denir. Mütercim der ki إِنْقَحْلٌ kelimesi ki hemze ve nûn’ladır; ʹinde’l-ekser zâ΄idedir. Ve ʹinde’l-baʹz asliyye olmakla vezni جِرْدَحْلٌ [cirdaḩl]dır. Mü΄ellif kavl-i sânîyi iltizâm eyledi, lâkin bu sûrette mahalli fasl-ı hemze olduğu ʹayândır, meger ittirâd-ı zikrîye haml oluna. Ve bu mâdde Şâfiye şerhinde meşrûhtur.

اَلْقُحُولُ [el-ḵuḩûl] (ḩâ-yı mühmele ile قُعُودٌ [ḵuʹûd] vezninde) ve

اَلْقَحْلُ [el-ḵaḩl] (فَحْلٌ [faḩl] vezninde ve harf-i halk için fethateynle) İfrât-ı zaʹf u hüzâlden bedenin derisi kupkuru olup kemiğe yapışmak maʹnâsınadır; yukâlu: قَحَلَ الشَّيْخُ قُحُولًا وَقَحِلَ قَحْلًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ وَالرَّابِعِ وَقُحِلَ عَلَى بِنَاءِ الْمَفْعُولِ قُحُولًا إِذَا يَبِسَ جِلْدُهُ عَلَى عَظْمِهِ

Vankulu Lugatı - القحل maddesi

اَلْقَحَلُ [el-ḵaḩal] (fethateynle) Kezâlik yâbisü’l-cild olup seyyi΄ü’l-hâl olmak; yukâlu: قَحِلَ الشَّيْءُ قَحَلًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ Ve

قَحَلٌ [ḵaḩal] Şeyh ziyâde müsinn olup derisi kemik üzerinde kurumağa dahi derler.

اَلْقَحِلُ [el-ḵaḩil] (ḵâf’ın fethi ve ḩâ’nın kesriyle) Derisi yâbis kimse.

اَلْقَحْلُ [el-ḵaḩl] (ḵâf’ın fethi ve ḩâ’nın sükûnuyla) Zikr olunan şeyh; yukâlu: شَيْخٌ قَحْلٌ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı