اَلْإِغْزَاءُ [el-iġzâ΄] (hemzenin kesriyle) Bir adamı gazâya haml eylemek maʹnâsınadır ki gazâ ettirmekten ʹibârettir; yukâlu: أَغْزَاهُ إِذَا حَمَلَهُ عَلَى الْغَزْوِ Ve medyûn zimmetinde olan deyn ve matlûbu taʹcîl eylemeyip te΄hîr ve imhâl eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: أَغْزَاهُ إِذَا أَمْهَلَهُ وَأَخَّرَ مَا لَهُ عَلَيْهِ مِنَ الدَّيْنِ Ve nâkanın döl tutması çaparızlanmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَغْزَتِ النَّاقَةُ إِذَا عَسُرَ لِقَاحُهَا Ve hatunun eri gazâya gitmek maʹnâsınadır; yukâlu: أَغْزَتِ الْمَرْأَةُ إِذَا غَزَا بَعْلُهَا
اَلْإِغْزَاءُ [el-iġzâ΄] (hemzenin kesri ve elifin meddiyle) Bir kimseyi gazâ esbâbıyla müretteb kılmak. Ve
إِغْزَاءٌ [iġzâ΄] Nâkanın yüklü olması müşkil olmak; yukâlu: أَغْزَتِ النَّاقَةُ إِذَا عَسُرَ لِقَاحُهَا Ve
إِغْزَاءٌ [iġzâ΄] Bir kimsenin üzerinde olan deyni te΄hîr edip almamak; tekûlu: أَغْزَيْتُ الرَّجُلَ إِذَا اَمْهَلْتَهُ وَأَخَّرْتَ مَا عَلَيْهِ مِنَ الدَّيْنِ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı