el-iġtiyâl ~ اَلْإِغْتِيَالُ

Kamus-ı Muhit - الإغتيال maddesi

اَلْإِغْتِيَالُ [el-iġtiyâl] (إِفْتِعَالٌ [iftiʹâl] vezninde) Bu dahi helâk eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: إِغْتَالَهُ إِذَا أَهْلَكَهُ

Vankulu Lugatı - الإغتيال maddesi

اَلْإِغْتِيَالُ [el-iġtiyâl] (hemzenin ve tâ’nın kesriyle) Bi-maʹnâhu; yukâlu: غَالَهُ الشَّيْءُ وَاغْتَالَهُ إِذَا أَخَذَهُ مِنْ حَيْثُ لَمْ يَدْرِ Mevcûd olan nüsah-ı Cevherî’de böyle vâkiʹ olmuştur, lâkin savâb yâ zamîrle yâhûd شَيْءٌ ile iktifâdır. Ve شَيْءٌ fâʹil olup ahz olması meşhûra münâsib değildir. Ve

غَوْلٌ [ġavl] Çok toprağa dahi derler, turâb-ı kesîr maʹnâsına. Ve

غَوْلٌ [Ġavl] Bir mevziʹin ismi dahi gelir. Ve

غَوْلٌ [ġavl] Mefâze-i baʹîdeye dahi derler, kendide seyr edeni ekseriyyâ zâyiʹ kıldığı için. Ve

غَوْلٌ [ġavl] Baş ağrısına dahi derler. Kâlallâhu taʹâlâ: ﴿لَا فِيهَا غَوْلٌ وَلَا هُمْ عَنْهَا يُنْزَفُونَ﴾ (الصافات، 47) أَيْ لَيْسَ فِيهَا غَائِلَةُ الصُّدَاعِ وَلَا يَسْكِرُونَ لِأَنَّهُ قَالَ فِي مَوْضِعٍ آخَرَ ﴿لَا يُصَدَّعُونَ عَنْهَا وَلَا يُنْزِفُونَ﴾ (الواقعة، 19) Ve Ebû ʹUbeyde eyitti: غَوْلٌ [ġavl] ʹaklı zâyiʹ kılmaktır.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı