el-iġâret ~ اَلْإِغَارَةُ

Kamus-ı Muhit - الإغارة maddesi

اَلْإِغَارَةُ [el-iġâret] (hemzenin kesriyle) Bu dahi arz-ı gavra gelmek maʹnâsınadır; yukâlu: أَغَارَ الرَّجُلُ إِذَا أَتَى الْغَوْرَ Ve tîz tîz yürümek maʹnâsınadır; yukâlu: أَغَارَ الرَّجُلُ إِذَا عَجَّلَ فِي الْمَشْيِ Ve ip makûlesini muhkem bükmek maʹnâsınadır; yukâlu: أَغَارَ الْحَبْلَ إِذَا شَدَّ فَتْلَهُ Ve arz ve diyârda seyr ve seyâhat eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: أَغَارَ فُلاَنٌ إِذَا ذَهَبَ فِي الْأَرْضِ Ve şeb-hûn eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: أَغَارَ عَلَى الْقَوْمِ غَارَةً وَإِغَارَةً إِذَا دَفَعَ عَلَيْهِمُ الْخَيْلَ Şârih der ki غَارَةٌ [ġâret] إِغَارَةٌ [iġâret]ten ism-i masdardır, طَاعَةٌ [ṯâʹat] ve إِطَاعَةٌ [iṯâʹat] ve أَذَى [ežâ] ve إِيذَاءٌ [îžâ΄] gibi. Baʹzen ism-i masdar mevkiʹine vazʹ ve istiʹmâl olunur. Ve

إِغَارَةٌ [iġâret] At kısmı şeb-hûnda ve sâ΄ir hâlinde şiddetle yelip seğirtmek maʹnâsınadır; yukâlu: أَغَارَ الْفَرَسُ إِذَا اشْتَدَّ عَدْوُهُ فِي الْغَارَةِ وَغَيْرِهَا Ve bir kavm ve ʹaskere nusret için imdâda gelmek maʹnâsınadır; yukâlu: أَغَارَ بِبَنِي فُلاَنٍ إِذَا جَاءَهُمْ لِيَنْصُرُوهُ وَقَدْ يُعَدَّى بِإِلَى فَيُقَالُ إِلَى بَنِي فُلاَنٍ Ve sürʹat ve şitâb eylemek maʹnâsınadır. Bu maʹnâ tekrârı mutazammındır; ve minhu kavluhum fi’l-hacc: ḣأَشْرِقُ ثَبِيرُ كَيْمَا نُغِيرُḢ أَيْ نُسْرِعُ إِلَى النَّحْرِ [Ve] ثَبِيرٌ [Šebîr] Muzdelife’de bir dağdır. Murâd tulûʹ-ı şemsle tepesinin işrâkıdır, niteki yukarıda beyân olundu.

Vankulu Lugatı - الإغارة maddesi

اَلْإِغَارَةُ [el-iġâret] (hemzenin kesriyle) Baskın etmek; yukâlu: أَغَارَ عَلَى الْعَدُوِّ يُغِيرُ إِغَارَةً Ve

إِغَارَةٌ [iġâret] İp bükmeğe de derler; tekûlu: أَغَرْتُ الْحَبْلَ إِذَا فَتَلْتَهُ Ve

إِغَارَةٌ [iġâret] Bir kimse zevcesi üzerine evlenmeğe de derler; yukâlu: أَغَارَ فُلَانٌ أَهْلَهُ أَيْ تَزَوَّجَ عَلَيْهَا Ebû ʹUbeyd rivâyeti üzere. Ve

إِغَارَةٌ [iġâret] Sürʹat etmeğe de derler; ve kânû yekûlûne: “أَشْرِقْ ثَبِيرُ كَيْمَا نُغِيرُ” أَيْ نُسْرِعُ لِلنَّحْرِ Ve ثَبِيرٌ [Šebîr] šamp;â-i müsellese ile bir dağın ismidir, Mekke-i müşerrefede. Ve

إِغَارَةٌ [iġâret] Seğirtmeğe de derler; ve minhu kavluhum: أَغَارَ إِغَارَةَ الثَّعْلَبِ إِذَا أَسْرَعَ وَدَفَعَ فِي عَدْوِهِ وَالدَّفْعُ فِي الْعَدْوِ Ve seğirtmede sürʹat etmeden ʹibârettir.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı