el-ifti΄ât ~ اَلْإِفْتِآتُ

Kamus-ı Muhit - الإفتآت maddesi

اَلْإِفْتِآتُ [el-ifti΄ât] (إِفْتِعَالٌ [iftiʹâl] vezninde) Bir kimseye ʹindî aslsız bâtıl söz isnâd eylemek maʹnâsınadır ki yalan atmak taʹbîr olunur; tekûlu: إِفْتَأَتَ عَلَيَّ الْبَاطِلَ أَي اِخْتَلَقَهُ Ve hod-re΄y olmak maʹnâsınadır; yukâlu: إِفْتَأَتَ الرَّجُلُ بِرَأْيِهِ إِذَا اسْتَبَدَّ Ve fec΄eten vefât eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: أُفْتُئِتَ الرَّجُلُ عَلَى بِنَاءِ الْمَفْعُولِ إِذَا مَاتَ فَجْأَةً

Vankulu Lugatı - الإفتآت maddesi

اَلْإِفْتِآتُ [el-iftiʹât] (hemzenin kesriyle) Bir kimse hakkında bâtılı söylemek; yukâlu: إِفْتَأَتَ فُلَانٌ عَلَيَّ إِذَا قَالَ عَلَيْكَ الْبَاطِلَ Ve

إِفْتِآتٌ [ifti΄ât] Re΄yde müstakil olmağa dahi derler; yukâlu: إِفْتَأَتَ بِرَأْيِهِ أَيِ انْفَرَدَ وَاسْتَبَدَّ بِهِ Bu kelime egerçi mehmûziyyet üzere işitilmiştir, nitekim Ebû Zeyd’den ve gayrıdan böyle rivâyet olunmuştur, lâkin mehmûz olmayanı mehmûz kılmak istiʹmâl-i ʹArabda vâkiʹ olmuştur, nitekim حَلَّأْتُ السَّوِيقَ derler, “Ben sevîka hulv kattım” mahallinde. Ve لَبَّأْتُ بِالْحَجِّ derler, “Telbiye ettim” mahallinde. Ve رَثَأْتُ الْمَيِّتَ derler, “Mersiye dedim” mahallinde. Ve bu dahi muhtemeldir ki إِفْتَآتٌ [ifti΄ât] ve إِفْتِآتٌ [ifti΄ât]tan müştak olan kelimelerin aslı فَوْتٌ [fevt]ten olmayıp mehmûzü’l-asl olalar.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı