et-tercîʹ ~ اَلتَّرْجِيعُ

Kamus-ı Muhit - الترجيع maddesi

اَلتَّرْجِيعُ [et-tercîʹ] Dâbbe adımlarını attıktan sonra ellerini geri almak maʹnâsınadır; yukâlu: رَجَّعَتِ الدَّابَّةُ إِذَا رَدَّ يَدَيْهَا فِي السَّيْرِ Ve bedene naʹl kesen karı, iğne ile naʹl kesmek maʹnâsınadır ki terâcuʹ u müştemildir; yukâlu: رَجَّعَتِ الْوَاشِمَةُ إِذَا خَطَّتْ Ve musîbet deminde ﴿إِنَّا لِلَّهِ وَإِنَّا إِلَيْهِ رَاجِعُونَ﴾ demek maʹnâsınadır; yukâlu: رَجَّعَ فِي الْمُصِيبَةِ إِذَا قَالَ ﴿إِنَّا لِلَّهِ وَإِنَّا إِلَيْهِ رَاجِعُونَ﴾ Ve ezânda تَرْجِيعٌ [tercîʹ] şehâdeteynin her birini âhestece dedikten sonra tekrâr refʹ-i savtla demekten ʹibârettir; yukâlu: رَجَّعَ فِي أَذَانِهِ وَهُوَ تَكْرِيرُ الشَّهَادَتَيْنِ جَهْرًا بَعْدَ خَفَائِهِمَا Şârih der ki bu İmâm Şâfiʹî kavlidir. Ve تَرْجِيعٌ فِي الصَّوْتِ [tercîʹ fi’l-muṡîbet] âvâzı boğazda terdîd eylemekten ʹibârettir ki Ḵur΄ân okurken yâhûd beste söylerken nagme ve âhenge çalmaktır; yukâlu: رَجَّعَ فِي صَوْتِهِ إِذَا رَدَّدَهُ فِي حَلْقِهِ

Vankulu Lugatı - الترجيع maddesi

اَلتَّرْجِيعُ [et-tercîʹ] (ʹalâ-vezni اَلتَّكْرِيم [et-tekrîm]) Kezâlik ﴿إِنَّا لِلَّهِ وَإِنَّا إِلَيْهِ رَاجِعُونَ﴾ demek. Ve

تَرْجِيعٌ [tercîʹ] Ezânda şehâdeteynin birini âheste deyip birinde refʹ-i savt etmek, nitekim bu mezheb-i Şâfiʹî’dedir. Ve sâhib-i Ṡurâḩ bu makâmda تَرْجِيعٌ [tercîʹ] “bâng-i nemâz dû-bâre guften çunân ki mezheb-i Ebû Ḩanîfeest” dediği muhâlif olur, bir iki cihetten te΄emmül oluna. Ve

تَرْجِيعٌ [tercîʹ] Âvâzı boğazda mütereddid kılmağa dahi derler, ashâb-ı elhân mütereddid kıldığı gibi. Ve

تَرْجِيعٌ [tercîʹ] At yürürken ön ayakların geri döndürmeğe dahi derler. Ve iğne ile döğün vuran ʹavretin döğün vurmasına dahi iderler.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı