et-težâ΄ub ~ اَلتَّذَاؤُبُ

Kamus-ı Muhit - التذاؤب maddesi

اَلتَّذَاؤُبُ [et-težâ΄ub] (تَفَاعُلٌ [tefâʹul] vezninde) تَذَأُّبٌ [teže΄΄ub] maʹnâsınadır ki vech-i mezkûr ile nâkayı korkutup gayrı köşeğe yakmaktan ʹibârettir; yukâlu: تَذَاءَبَ الرَّجُلُ لِلنَّاقَةِ بِمَعْنَى تَذَأَّبَ Ve zaʹîf rüzgâr türlü türlü yaʹnî başlı olmayıp âhestece gâh bu taraftan ve gâh o taraftan esmek maʹnâsınadır; yukâlu: تَذَاءَبَتِ الرِّيحُ إِذَا جَاءَتْ فِي ضَعْفٍ مِنْ هُنَا وَهُنَا Şârih der ki Sîbeveyhi kavli üzere bu fiʹl, ذِئْبٌ [ži΄b]den me΄hûzdur, zîrâ zi΄b koyun sürüsüne bir kerre bir cânibden hücûm eder, çoban yâ kelb oradan mümânaʹat eyledikte kaçıp bunlar bu tarafa meşgûl iken nâgâh öbür cânibden zuhûr eder. Ve bir nesneyi elden ele gezdirmek maʹnâsınadır; yukâlu: تَذَاءَبَ الْقَوْمُ الشَّيْءَ إِذَا تَدَاوَلُوهُ

Vankulu Lugatı - التذاؤب maddesi

اَلتَّذَؤُّبُ [et-teže΄΄ub] (fethateynle ve hemzenin zammı ve teşdîdiyle) ve

اَلتَّذَاؤُبُ [et-težâ΄ub] (ʹalâ-vezni اَلتَّعَاظُم [et-teʹâżum]) Rüzgârların türlü türlü esmesi; yukâlu: تَذَاءَبَتِ الرِّيحُ إِذَا اخْتَلَفَتْ وَجَاءَتْ مَرَّةً كَذَا وَمَرَّةً كَذَا Ve baʹzılar eyitti: Bu fiʹl ذِئْبٌ [ži΄b]den me΄hûzdur, zîrâ ki ذِئْبٌ [ži΄b] gâh o cânibden ve gâh bu cânibden gelir. Ve

تَذَاؤُبٌ [težâ΄ub] Hîle ile nâkaya veledin emdirmektir. Ve hîle budur ki kurda benzer libâs giyip nâkayı korkutmaktır tâ ki veledine râm ola.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı