et-terḵîḵ ~ اَلتَّرْقِيقُ

Kamus-ı Muhit - الترقيق maddesi

اَلتَّرْقِيقُ [et-terḵîḵ] (تَفْعِيلٌ [tefʹîl] vezninde) Bu dahi bir nesneyi yufka eylemek ve yufkalatmak maʹnâsınadır; yukâlu: رَقَّقَهُ ضِدُّ غَلَّظَهُ Bunu mü΄ellif tekrâr eylemiştir. Ve bir kelâmı nezâket üzere edâ eylemek maʹnâsına müstaʹmeldir. Bu münâsebetle nâzükâne bir maʹnâdan kinâye eylemekte istiʹmâl olunur, gûyâ kelâmını bir vechle rakîk ve nâzük eder ki bir tarafından öbür tarafı görünür; ve minhu’l-meselu: “أَعَنْ صَبُوحٍ تُرَقِّقُ” أَيْ تَكْنِي عَنِ الصَّبُوحِ Bunun aslı budur ki Câbân nâm kimse bir kavme akşam vaktinde mihmân olmakla sâhib-i hâneler ona غَبُوقٌ [ġabûḵ] verdiler. Baʹde’l-ferâg sâhib-i hâneye إِذَا صَبَحْتُمُونِي كَيْفَ آخُذُ فِي طَرِيقِي Yaʹnî “Beni bu gece hânenizde misâfir edinip sabâhlattığınızda yoluma ne gûne sülûk edeyim?” dedi ki murâdı akşam غَبُوقٌ [ġabûḵ] verdikleri gibi yarın kendisine صَبُوحٌ [ṡabûḩ] vermelerini işrâb eylemek idi. Sâhib-i hâne dahi cevâbında kelâm-ı mezbûru îrâd eyledi ki bu sözünle nâzükâne صَبُوحٌ [ṡabûḩ] istiyorsun demektir. Mesel-i mezbûr kinâye mevkiʹinde îrâd olunur.

Vankulu Lugatı - الترقيق maddesi

اَلتَّرْقِيقُ [et-terḵîḵ] (ʹalâ-vezni اَلتَّكْرِيم [et-tekrîm]) Bi-maʹnâhu; yukâlu: أَرَقَّهُ وَرَقَّقَهُ Ve

تَرْقِيقُ الْكَلَامِ [terḵîḵu’l-kelâm] Sözü hûb etmeğe dahi derler. Ve fi’l-meseli: “عَنْ صَبُوحٍ تُرَقِّقُ” Ve صَبُوحٌ [ṡabûḩ] ṡâd’ın fethiyle vakt-i subhta içilen şarâba derler, yaʹnî tahsîn-i kelâm şürb-i sabûha binâ΄endir.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı