اَلتَّوْدِيعُ [et-tevdîʹ] (تَفْعِيلٌ [tefʹîl] vezninde) Bu dahi misâfir kalan kimseleri ve kalan kimseler misâfirleri esenlemek maʹnâsınadır; yukâlu: وَدَّعَ الْمُسَافِرُ النَّاسَ إِذَا خَلَّفَهُمْ خَافِضِينَ وَهُمْ وَدَّعُوهُ إِذَا سَافَرَ تَفَاؤُلاً بِالدَّعَةِ الَّتِي يَصِيرُ إِلَيْهَا إِذَا قَفَلَ أَيْ يَتْرُكُونَهُ وَسَفَرَهُ Pes terk maʹnâsından münşaʹib olur, lâkin Râġib’in beyânına göre دَعَةٌ [deʹat] maʹnâsındandır, baʹdehu misâfiri esenleyerek teşyîʹde müteʹâref oldu. Ve
تَوْدِيعٌ [tevdîʹ] Terk eylemek maʹnâsınadır, ke-mâ se-yuzkeru. Ve
تَوْدِيعُ الثَّوْبِ [tevdîʹu’šamp;-šamp;evb] Libâsı câme-dân içre vazʹ ve hıfz eylemekten ʹibârettir; yukâlu: وَدَّعَ الثَّوْبَ فِي صِوَانٍ إِذَا جَعَلَهُ فِيهِ يَصُونُهُ
اَلتَّوْدِيعُ [et-tevdîʹ] (ʹalâ-vezni اَلتَّكْرِيم [et-tekrîm]) Göç zamânında esenleşmek.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı