اَلتَّوْجِيبُ [et-tevcîb] (تَفْعِيلٌ [tefʹîl] vezninde) Bu dahi lâzım ve vâcib kılmak maʹnâsınadır; yukâlu: وَجَّبَهُ عَلَيْهِ تَوْجِيبًا إِذَا أَلْزَمَهُ Ve günde bir öğün taʹâm eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: وَجَّبَ الرَّجُلُ إِذَا أَكَلَ أَكْلَةً وَاحِدَةً فِي النَّهَارِ Ve bir kimse evlâd u ʹayâlini yâhûd atını günde bir öğün taʹâm ve ʹalef ekline alıştırmak maʹnâsınadır; yukâlu: وَجَّبَ عِيَالَهُ وَفَرَسَهُ إِذَا عَوَّدَهُمْ أَكْلَةً وَاحِدَةً فِي النَّهَارِ Ve koyun ve nâka makûlesini yirmi dört sâʹatte bir kerre sağmak maʹnâsınadır; yukâlu: وَجَّبَ النَّاقَةَ إِذَا لَمْ يَحْلُبْهَا فِي الْيَوْمِ وَاللَّيْلَةِ إِلاَّ مَرَّةً وَاحِدَةً Ve yorulup dermânde kalmak maʹnâsınadır; yukâlu: وَجَّبَتِ اْلإِبِلُ إِذَا أَعْيَتْ Ve nâkanın memesinde ağız münʹakid olmak maʹnâsınadır ki idrâr ve nüzûl eylemez olur; yukâlu: وَجَّبَ اللَّبَأُ فِي ضَرْعِ النَّاقَةِ إِذَا انْعَقَدَ
اَلتَّوْجِيبُ [et-tevcîb] (tâ’nın fethi ve vâv’ın sükûnuyla) Bir nesne ile yeri vurmak; yukâlu: وَجَّبْتُ بِهِ الْأَرْضَ إِذَا ضَرَبْتَهَا بِهِ Ve
تَوْجِيبٌ [tevcîb] Deve yorulmağa dahi derler; yukâlu: وَجَّبَتِ الْإِبِلُ إِذَا أَعْيَتْ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı