el-ḩamîl ~ اَلْحَمِيلُ

Kamus-ı Muhit - الحميل maddesi

اَلْمَحْمُولُ [el-maḩmûl] ve

اَلْحَمِيلُ [el-ḩamîl] (أَمِيرٌ [emîr] vezninde) Bir nesneyi arkasına yüklenmiş adama denir; yukâlu: حَمَلَهُ فَهُوَ مَحْمُولٌ وَحَمِيلٌ Ve

مَحْمُولٌ [maḩmûl] Şol adama ıtlâk olunur ki dâ΄imâ eşkin ve فَارِهٌ [fârih] dâbbeye binmek cihetinden bahtlı ve mahzûz ola; yukâlu: رَجُلٌ مَحْمُولٌ أَيْ مَجْدُودٌ مِنْ رُكُوبِ الْفُرَّهِ Ve

حَمِيلٌ [ḩamîl] Oğulluğa ıtlâk olunur; yukâlu: هُوَ حَمِيلُهُ أَيْ دَعِيُّهُ Ve garîb adama ıtlâk olunur; yukâlu: هُوَ حَمِيلٌ أَيْ غَرِيبٌ Ve bir adamın şerîkine denir. Ve kefîle denir; yukâlu: هُوَ حَمِيلٌ لَهُ أَيْ شَرِيكٌ وَكَذَا كَفِيلٌ Ve bilâd-ı küfrden anası karnında götürülmüş velede denir. Ve İslâm vilâyetinde doğmayıp diyârından küçük götürülen esîre denir. Ve sel suyunun getirdiği hâr u hâşâka denir. Ve ثُمَامٌ [šamp;umâm] ve وَشِيجٌ [veşîc] dedikleri otun siyâhlanıp pejmürde olanına denir. Ve su akıntısının vasat ve batnına denir ki orada hergiz ot nâbit olmaz. Ve tarîka yâhûd câmiʹe bırakılmış şol sabîye denir ki kavm-i âher onu götürüp kendi bilâdında perveriş eyleye; هَذَا حَمِيلٌ وَهُوَ الْمَنْبُوذُ يَحْمِلُهُ قَوْمٌ فَيُرَبُّونَهُ

Vankulu Lugatı - الحميل maddesi

اَلْحَمِيلُ [el-ḩamîl] (ḩâ’nın fethi ve mîm’in kesri ve meddiyle) Şol kimsedir ki kendi vilâyetinden sagîren götürülmüş ola, vilâyet-i İslâm’da doğmaya. Ve

حَمِيلٌ [ḩamîl] Sel götürdüğü selintiye [derler]. Ve

حَمِيلٌ [ḩamîl] Kefîle ve oğul edilen kimseye dahi derler.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı