اَلْحُنْدُرُ [el-ḩundur] ve
اَلْحُنْدُورُ [el-ḩundûr] ve
اَلْحُنْدُورَةُ [el-ḩundûret] (ḩâ’ların zammıyla) ve
اَلْحِنْدَوْرَةُ [el-ḩindevret] (ḩâ’nın kesri ve dâl’ın fethiyle هِرْكَوْلَةٌ [hirkevlet] vezninde) ve
اَلْحِنْدُورَةُ [el-ḩindûret] (ḩâ’nın kesri ve dâl’ın zammıyla) ve
اَلْحِنْدِيرُ [el-ḩindîr] ve
اَلْحِنْدَارَةُ [el-ḩindâret] (ḩâ’ların kesriyle) ve
اَلْحِنْدَوُرُ [el-ḩindevur] (ḩâ’nın kesri ve dâl’ın fethi ve vâv’ın zammıyla) ve
اَلْحِنْدِيرَةُ [el-ḩindîret] (ḩâ’nın kesriyle) Gözün siyâhına denir, حَدَقَةٌ [ḩadaḵat] maʹnâsına ve minhu tekûlu’l-ʹArab: هُوَ عَلَى حُنْدُرِ عَيْنِهِ وَعَلَى حُنْدُورَةِ عَيْنِهِ أَيْ يَسْتَثْقِلُهُ فَلاَ يَقْدِرُ عَلَى النَّظَرِ إِلَيْهِ بَعْضًا ve tekûlu: جَعَلْتُهُ عَلَى حِنْدِيرَةِ عَيْنِي وَحِنْدَوْرَتِهَا أَيْ جَعَلْتُهُ نُصْبَ عَيْنِي
اَلْحِنْدِيرَةُ [el-ḩindîret] (ḩâ’nın kesriyle ve nûn’un sükûnu ve dâl’ın kesriyle) Kezâlik göz karası. Ferrâ eyitti: جَعَلْتُهُ عَلَى حِنْدِيرَةِ عَيْنِي وَحُنْدُورَةِ عَيْنِي derler kaçan onu nazâr-gâh edinip gözün ondan ayırmasa.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı