اَلرَّتْوُ [er-retv] (râ’nın fethi ve tâ-yı fevkiyyenin sükûnuyla) Bir nesneyi muhkem bağlamak maʹnâsınadır; yukâlu: رَتَاهُ يَرْتُوهُ رَتْوًا إِذَا شَدَّهُ Ve gevşetmek maʹnâsına olmakla zıdd olur; yukâlu: رَتَاهُ أَيْ أَرْخَاهُ Ve kalbe kuvvet vermek maʹnâsınadır; yukâlu: رَتَا الْقَلْبَ إِذَا قَوَّاهُ Ve kuyudan kovayı âhestece çekmek maʹnâsınadır; yukâlu: رَتَا الدَّلْوَ إِذَا جَذَبَهَا رَفِيقًا Ve
رَتْوٌ [retv] ve
رُتُوٌّ [rutuvv] (عُلُوٌّ [ʹuluvv] vezninde) Başla işâret eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: رَتَا بِرَأْسِهِ رَتْوًا وَرُتُوًّا إِذَا أَشَارَ Ve
رَتْوٌ [retv] Bir nesneyi bir nesneye yanaştırmak maʹnâsınadır; yukâlu: رَتَاهُ إِلَيْهِ إِذَا ضَمَّهُ Ve adımlamak ve adım atmak maʹnâsınadır; yukâlu: رَتَا الرَّجُلُ إِذَا خَطَا Ve bir adamın kolu ezilip hurd olmak maʹnâsınadır; yukâlu: رُتِيَ فِي ذَرْعِهِ عَلَى الْمَجْهُولِ أَيْ فُتَّ فِي عَضُدِهِ
اَلرَّتْوُ [er-retv] (râ’nın fethi ve tâ’nın sükûnu ile) Bir nesneyi gevşek ve zaʹîf etmek; yukâlu: رَتَاهُ يَرْتُوهُ إِذَا أَرْخَاهُ وَأَوْهَاهُ Ve bir nesneyi muhkem kılmağa dahi derler, pes bu azdâddandır; yukâlu: رَتَاهُ Ve fi’l-hadîsi: “إِنَّ الْخَزِيرَةَ تَرْثُو فُؤَادَ الْمَرِيضِ” أَيْ تَشُدُّهُ وَتُقَوِّيهِ Ve Umevî eyitti: رَتْوٌ [retv] kuyudan kovayı âheste çekmeğe derler; tekûlu: رَتَوْتُ الدَّلْوَ أَرْتُو رَتْوًا إِذَا مَدَدْتَهَا مَدًّا رَقِيقًا Ve gayrılar eyitti: رَتْوٌ [retv] başla îmâ etmeğe derler; yukâlu: رَتَا بِرَأْسِهِ يَرْتُو رَتْوًا
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı