es-siyâḩat ~ اَلسِّيَاحَةُ

Kamus-ı Muhit - السياحة maddesi

اَلسِّيَاحَةُ [es-siyâḩat] (كِتَابَةٌ [kitâbet] vezninde) ve

اَلسُّيُوحُ [es-suyûḩ] (قُعُودٌ [ḵuʹûd] vezninde) ve

اَلسَّيَحَانُ [es-seyeḩân] (fetehâtla) ve

اَلسَّيْحُ [es-seyḩ] (سَيْرٌ [seyr] vezninde) Terehhüb ve ʹibâdet için yer yüzünde gezip yürümek maʹnâsınadır; seyâhât-ı rehâbine-i kadîme ve hâlen seyâhat-i dervîşân bundandır; yukâlu: سَاحَ الرَّجُلُ سِيَاحَةً وَسُيُوحًا وَسَيَحَانًا وَسَيْحًا إِذَا ذَهَبَ فِي اْلأَرْضِ وَمِنْهُ الْمَسِيحُ بْنُ مَرْيَمَ عَلَى نَبِيِّنَا وَعَلَيْهِ السَّلاَمُ وَذَكَرْتُ فِي اشْتِقَاقِهِ خَمْسِينَ قَوْلاً فِي شَرْحِي لِصَحِيحِ الْبُخَارِي وَغَيْرِهِ Vâkıʹâ mü΄ellif Baṡâ΄ir’de dahi elli gûne akvâl serd eylemiştir, lâkin evvel ve esbeti lafz-ı Süryânîdir. Aslı مَشِيحَا [Meşîḩâ]dır şîn-i muʹceme ile, ʹArablar taʹrîb edip مَسِيحٌ [Mesîḩ] dediler. Ve hâlen Yehûd tâ΄ifesi Deccâl’e مَشِيحٌ [Meşîḩ] ıtlâk ederler, “Meşîḩ zuhûr edip bizlere ser-gerde olacaktır” diye muntazırlardır. Süryânîde مَشِيحٌ [meşîḩ] mübârek maʹnâsına olmakla Deccâl’e dahi o tâ΄ife ʹindinde meymûn olduğundan ıtlâk eylediler.

Vankulu Lugatı - السياحة maddesi

اَلسِّيَاحَةُ [es-siyâḩat] (sîn’in kesriyle) ve

اَلسُّيُوحُ [es-suyûḩ] (zammeteynle) ve

اَلسَّيْحُ [es-seyḩ] ve

اَلسَّيْحَانُ [es-seyḩân] (sîn’in fethi ve yâ’nın sükûnuyla) Gitmek, zehâb maʹnâsına; yukâlu: سَاحَ فِي الْأَرْضِ يَسِيحُ سِيَاحَةً إِلَى آخِرِهِ Ve fi’l-hadîsi: “لَا سِيَاحَةَ فِي الْإِسْلَامِ” Ve gölge eğilmek maʹnâsına da gelir; yukâlu: سَاحَ الظِّلُّ أَيْ فَاءَ Ve فَيْءٌ [fey΄] meyl maʹnâsınadır. Ve

سَيْحٌ [Seyḩ] Bir suyun adıdır ki Benî Ḩassân b. ʹAvf kabîlesine mahsûstur.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı