اَلشَّمْذُ [eş-şemž] (şîn’in fethi ve mîm’in sükûnuyla) ve
اَلشِّمَاذُ [eş-şimâž] (كِتَابٌ [kitâb] vezninde) ve
اَلشُّمُوذُ [eş-şumûž] (قُعُودٌ [ḵuʹûd] vezninde) Gebe kalan nâka gebeliğini irâ΄et için kuyruğunu yukarı kaldırmak maʹnâsınadır; yukâlu: شَمَذَتِ النَّاقَةُ شَمْذًا وَشِمَاذًا وَشُمُوذًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا لَقِحَتْ فَشَالَتْ ذَنَبَهَا لِتُرِيَ اللِّقَاحَ وَهِيَ شَامِذٌ مِنْ شَوَامِذَ وَشُمَّذٍ Ve
شَمْذٌ [şemž] ve
شِمَاذٌ [şimâž] İzâr ve serâvîl makûlesi sevbi yukarı sığayıp çemremek maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: شَمَذَ إِزَارَهُ إِذَا رَفَعَهُ يَعْنِي إِلَى رُكْبَتَيْهِ Ve hurmâ ağacı aşı tutmak maʹnâsınadır; yukâlu: شَمَذَتِ النَّخْلُ إِذَا أُبِّرَتْ Ve hatun rahiminin hurûcu havfinden nâşî fercine paçavra sokmak maʹnâsınadır; yukâlu: شَمَذَتِ الْمَرْأَةُ فَرْجَهَا إِذَا حَشَتْهُ بِخِرْقَةٍ خَشْيَةَ خُرُوجِ رَحِمِهَا
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı