اَلشَّمِيطُ [eş-şemîṯ] (أَمِيرٌ [emîr] vezninde) ve
اَلْمَشْمُوطُ [el-meşmûṯ] Mahlût olan şey΄e denir; yukâlu: شَيْءٌ شَمِيطٌ وَمَشْمُوطٌ أَيْ مَخْلُوطٌ Ve
شَمِيطٌ [şemîṯ] Seher vaktine ıtlâk olunur ki bakiyye-i zulmet-i leyl ile mahlût olur; yukâlu: طَلَعَ الشَّمِيطُ أَيِ الصُّبْحُ Ve bir adamın evlâdına ıtlâk olunur ki nısfı erkek ve nısfı dişi ola. Ve şol otluğa ve çayırlığa ıtlâk olunur ki bir mikdârı sararıp ve bir mikdârı tâze yeşil ola; yukâlu: فِي الْمَرْعَى نَبَاتٌ شَمِيطٌ أَيْ بَعْضُهُ هَائِجٌ وَبَعْضُهُ أَخْضَرُ Ve aklı karalı alaca kurda denir. Ve şol süte ıtlâk olunur ki hoşluğundan nâşî hâmiz olduğu ve حَقِينٌ [ḩaḵîn] olduğu teşhîs olunmaya. حَقِينٌ [ḩaḵîn], eskisi yenisine katılmak üzere tulumda müctemiʹ süte denir. Ve
شَمِيطُ الذُّنَابَى [şemîṯu’ž-žunâbâ] Kuyruğunun ucu ak olan kuşa ıtlâk olunur; yukâlu: طَائِرٌ شَمِيطُ الذُّنَابَى أَيْ شَعْلاَؤُهَا
اَلشَّمِيطُ [eş-şemîṯ] (şîn’in fethi ve mîm’in kesri ve meddiyle) Subhtur ki beyâz subha bakiyye-i zulmet-i leyl karışmış ola. Ve
شَمِيطٌ [şemîṯ] Şol ota derler ki ona kuru ot karışmış ola.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı