eḋ-ḋalâlet ~ اَلضَّلَالَةُ

Kamus-ı Muhit - الضلالة maddesi

اَلضَّلَالُ [eḋ-ḋalâl] ve

اَلضَّلَالَةُ [eḋ-ḋalâlet] (ḋâd’ların fethiyle) ve

اَلضَّلُّ [eḋ-ḋall] (ḋâd’ın fethi ve zammıyla) ve

اَلضَّلْضَلَةُ [eḋ-ḋalḋalet] (زَلْزَلَةٌ [zelzelet] vezninde) ve

اَلْأُضْلُولَةُ [el-uḋlûlet] (أُضْحُوكَةٌ [uḋḩûket] vezninde) ve

اَلضِّلَّةُ [eḋ-ḋillet] (ḋâd’ın kesriyle) ve

اَلضَّلَلُ [eḋ-ḋalel] (fethateynle) Yol azgınlığına ve yolsuzluğa ve güm-râhlığa denir ki ismdir, hidâyet mukâbilidir; yukâlu: هُوَ فِي الضَّلَالِ وَالضَّلَالَةِ وَالضَّلِّ وَالضَّلْضَلَةِ وَالْأُضْلُولَةِ وَالضِّلَّةِ وَالضَّلَلِ أَيْ ضِدُّ الْهُدَى وَالرَّشَادِ Şârihin beyânına göre mü΄ellif masdar ile ismi muhtelit eylemiştir, zîrâ ضَلَالٌ [ḋalâl] ile ضَلَالَةٌ [ḋalâlet] masdarlardır ve mâ-ʹadâsı ismlerdir. İntehâ. Lâkin ism olarak dahi istiʹmâl olunurlar. Ve masdariyyet sûretinde azgın ve güm-râh olmak maʹnâsınadır ki yol azmak maʹnâsından me΄hûzdur; tekûlu: ضَلَلْتَ يَا رَجُلُ كَزَلَلْتَ يَعْنِي مِنَ الْبَابِ الثَّانِي وَيُقَالُ ضَلِلْتَ كَمَلِلْتَ يَعْنِي مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ ضَلَالًا وَضَلَالَةً ضِدُّ اهْتَدَيْتَ

Vankulu Lugatı - الضلالة maddesi

اَلضَّلَالُ [eḋ-ḋalâl] (ḋâd’ın fethiyle) ve

اَلضَّلَالَةُ [eḋ-ḋalâlet] (kezâlik ḋâd’ın fethiyle) Azmak ki رَشَادٌ [reşâd]ın mukâbilidir; yukâlu: ضَلَلْتُ أَضِلُّ مِنَ الْبَابِ الثَّانِي Kâlallâhu taʹâlâ ﴿قُلْ إِنْ ضَلَلْتُ فَإِنَّمَا أَضِلُّ عَلَى نَفْسِي﴾ (سبأ، 50) فَهِذِهِ لُغَةٌ نَجْدٍ وَهِيَ الْفَصِيحَةُ وَأَهْلُ الْعَالِيَةِ يَقُولُونَ ضَلِلْتُ أَضَلُّ مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ Ve

ضَلَالَةٌ [ḋalâlet] Hafâ maʹnâsına da gelir. Kâlallâhu taʹâlâ ﴿ءَإِذَا ضَلَلْنَا فِي الْأَرْضِ﴾ (السجدة، 10) أَيْ خَفِينًا Ve

ضَلَالٌ [ḋalâl] Helâk maʹnâsına da gelir. Kâlallâhu taʹâlâ ﴿إِنَّ الْمُجْرِمِينَ فِي ضَلَالٍ وَسُعُرٍ﴾ (القمر، 47) أَيْ فِي هَلَاكٍ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı