اَلْوُضُوعُ [el-vuḋûʹ] (وُضُوحٌ [vuḋûḩ] vezninde) ve
اَلضَّعَةُ [eḋ-ḋaʹat] (ḋâd’ın fethiyle) ve
اَلضِّعَةُ [eḋ-ḋiʹat] (ḋâd’ın kesriyle) وَضْعٌ [vaḋʹ]-ı mezkûr gibi bir kimse nefsini tezlîl ve tahkîr eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: وَضَعَ فُلاَنٌ نَفْسَهُ وَضْعًا وَوُضُوعًا وَضَعَةً وَضِعَةً قَبِيحَةً إِذَا أَذَلَّهَا Ve
ضَعَةٌ [ḋaʹat] (ḋâd’ın fethiyle) وَضْعَةٌ [vaḋʹat] maʹnâsınadır, ke-mâ se-yuzkeru. Ve
ضَعَةٌ [ḋaʹat] (ḋâd’ın fethi ve kesriyle) وَضِيعَةٌ [veḋîʹat] gibi ticârette ziyâna uğramak maʹnâsınadır; yukâlu: وُضِعَ فِي تِجَارَتِهِ عَلَى الْمَجْهُولِ ضَعَةً وَضِعَةً وَوَضِيعَةً إِذَا خَسِرَ ve yukâlu: وَضِعَ فِي تِجَارَتِهِ يَوْضَعُ كَوَجِلَ يَوْجَلُ مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ Ve
ضَعَةٌ [ḋaʹat] (ḋâd’ın fethiyle ve kesriyle) Alçaklık, lü΄m ve denâ΄et maʹnâsınadır; yukâlu: فِي حَسَبِهِ ضَعَةٌ أَيِ انْحِطَاطٌ وَلُؤْمٌ وَخَسَاسَةٌ Ve bu maʹnâda masdar olur; yukâlu: وَضُعَ حَسَبُهُ ضَعَةً وَضِعَةً مِنَ الْبَابِ الْخَامِسِ إِذَا لَؤُمَ وَيُقَالُ وَضَعَهُ غَيْرُهُ كَمَا مَرَّ Ve
ضَعَةٌ [ḋaʹat] (ḋâd’ın fethiyle) Şûr nebât nevʹinden bir şecerin yâhûd ثُمَامٌ [šamp;umâm]a şebîh bir otun ismidir.
اَلضَّعَةُ [eḋ-ḋaʹat] (ḋâd’ın fethiyle) Denâ΄et; tekûlu: فِي حَسَبِهِ ضَعَةٌ وَضِعَةٌ بِفَتْحِ الضَّادِ وَكَسْرِهَا وَالْهَاءُ عِوَضٌ مِنَ الْوَاوِ Ve
ضَعَةٌ [ḋaʹat] Şûr olan ağaçlardan birinin ismidir, eger hâ evvelde olan vâv’dan ʹıvaz olursa ve eger âhirde olandan ʹıvaz olursa bâb-ı muʹtellden olur, mâ-nahnu fîhten olmaz.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı