eḋ-ḋamz ~ اَلضَّمْزُ

Kamus-ı Muhit - الضمز maddesi

اَلضَّمْزُ [eḋ-ḋamz] (رَمْزٌ [remz] vezninde) Hâmûş olmak maʹnâsınadır; yukâlu: ضَمَزَ الرَّجُلُ ضَمْزًا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ وَالثَّانِي إِذَا سَكَتَ وَلَمْ يَتَكَلَّمْ Ve deve gevişini ağzında çiğnemeyip tutup durmak maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: ضَمَزَ الْبَعِيرُ إِذَا أَمْسَكَ جِرَّتَهُ فِي فِيهِ وَلَمْ يَجْتَرَّ Ve bir adamın mâlına dâ΄imâ nezâret ve takayyüd ve ihtimâm eylemek maʹnâsına müstaʹmeldir; tekûlu: ضَمَزَ عَلَى مَالِي إِذَا جَمَدَ عَلَيْهِ وَلَزِمَهُ Ve bir adam kendi mâlına buhl ve imsâk eylemek maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: ضَمَزَ عَلَى مَالِهِ إِذَا شَحَّ عَلَيْهِ Ve lokmayı yutmak maʹnâsınadır; yukâlu: ضَمَزَ اللُّقْمَةَ إِذَا الْتَقَمَهَا Ve

ضَمْزٌ [ḋamz] Mekân-ı galîza ıtlâk olunur. Ve basık tepeye denir. Ve şol münferid dağa denir ki taşları kızıl ve pek olup aslâ çamur eseri olmaya. Müfredi ضَمْزَةٌ [ḋamzet]tir hâ’yla.

Vankulu Lugatı - الضمز maddesi

اَلضَّمْزُ [eḋ-ḋamz] (ḋâd’ın fethi ve mîm’in sükûnuyla) Sükût edip tekellüm etmemek; yukâlu: ضَمَزَ يَضْمُزُ ضَمْزًا مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ إِذَا سَكَتَ وَلَمْ يَتَكَلَّمْ Ve deve gevişin ağzında tutup çiynemeğe dahi derler; yukâlu: ضَمَزَ الْبَعِيرُ إِذَا أَمْسَكَ جِرَّتَهُ فِي فَمِهِ وَلَمْ يَجْتَرَّ Ve bu takrîrden fehm olunur ki sâhib-i Ṡurâḩ’ın ضَامِزٌ [ḋâmiz] “uştur ki debbe ez-dehân bîrûn neyâred” dediği sehvdir, zîrâ zâhîr budur ki debbeden murâd deve ağzından çıkan dağarcıktır, hâlâ ki makâm neşḣâr makâmı ve debe ile neşḣâr murâd olduğu takdîrce “ez-dehân bîrûn neyâred” taʹbîri muvâfık olmadığı hafî değildir. Ve

ضَمْزٌ [ḋamz] Bir kimsenin mâlına mülâzemet edip ayrılmamağa dahi derler; yukâlu: ضَمَزَ فُلَانٌ عَلَى مَالِي إِذَا جَمَدَ عَلَيْهِ وَلَزِمَهُ Ve جُمُودٌ [cumûd] cîm’le yapışıp ayrılmamak.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı