eṯ-ṯâliḵ ~ اَلطَّالِقُ

Kamus-ı Muhit - الطالق maddesi

اَلطَّالِقُ [eṯ-ṯâliḵ] طَلاَقٌ [ṯalâḵ]-ı mezkûrdan vasftır, boş olan ʹavrete denir, cemʹi طُلَّقٌ [ṯullaḵ] gelir, رُكَّعٌ [rukkaʹ] vezninde ve طَالِقَةٌ [ṯâliḵat] dahi denir hâ’yla, cemʹi طَوَالِقُ [ṯavâliḵ] gelir. Şârihin beyânına göre kavl-i evvel Baṡriyyûn kavlidir ki nisvâna muhtass olan sıfâttandır, ذَاتُ طَلاَقٍ maʹnâsınadır ki niseb üzere olur. Ve ʹinde’l-Aḣfeş mâzî maʹnâsında طَالِقٌ [ṯâliḵ] ve müstakbelde طَالِقَةٌ [ṯâliḵat] istiʹmâl olunur, yaʹnî eğer hatun bi’l-fiʹl boş ise طَالِقٌ [ṯâliḵ] denir, ve boşanmak dâʹiyesinde ise طَالِقَةٌ [ṯâliḵat] denir; fe-yukâlu: إِمْرَأَةٌ طَالِقٌ أَيْ طَلَّقَهَا زَوْجُهَا وَيُقَالُ إِمْرَأَةٌ طَالِقَةٌ غَدًا İntehâ. Ve

طَالِقٌ [ṯâliḵ] Yularsız salma nâkaya denir, ʹalâ-kavlin suya giden nâkaya yâhûd bir gün bir gece aralık verip baʹdehu sağılır olan nâkaya denir; cemʹi طَوَالِقُ [ṯavâliḵ]tir. Ve

طَالِقَةٌ [ṯâliḵat] Salma nâkaya denir ki obanın ve merʹânın her tarafından dilediği yerlerde başlı başına raʹy eder ola yâhûd şol nâkaya denir ki çoban onu kendi nefsi için ihtiyâr edip sâ΄ir nâkaları ʹale’l-ʹâde suya götürüp sağdıkta onu terk eyleye; yukâlu: نَاقَةٌ طَالِقَةٌ إِذَا صَارَتْ تُرْسَلُ فِي الْحَيِّ تَرْعَى مِنْ جَنَابِهِمْ حَيْثُ شَاءَتْ أَوْ هِيَ الَّتِي تَتْرُكُهَا الرَّاعِي لِنَفْسِهِ فَلاَ يَحْتَلِبُهَا عَلَى الْمَاءِ

Vankulu Lugatı - الطالق maddesi

اَلطَّالِقُ [eṯ-ṯâliḵ] (lâm’ın kesriyle) Boş olan ʹavret. Ve

طَالِقٌ [ṯâliḵ] Boş olup salma olan nâkaya ve koyuna da derler; yukâlu: نَاقَةٌ طَالِقٌ وَنَعْجَةٌ طَالِقٌ أَيْ مُرْسَلَةٌ تَرْعَى حَيْثُ شَاءَتْ Ve

طَالِقٌ [ṯâliḵ] Şol deveye dahi derler ki râʹî onu kendi nefsi için alı koyup suya sürmeye.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı