eṯ-ṯiḩâl ~ اَلطِّحَالُ

Kamus-ı Muhit - الطحال maddesi

اَلطِّحَالُ [eṯ-ṯiḩâl] (كِتَابٌ [kitâb] vezninde) Ahşâ-i dâhiliyyeden dalak dedikleri ʹuzva denir, cemʹi طُحُلٌ [ṯuḩul]dur, كُتُبٌ [kutub] vezninde. Ve

طِحَالٌ [Ṯiḩâl] Bir kelbin adıdır. Ve Benu’l-Ġubber cemâʹatine mahsûs bir mevziʹin ismidir; ve minhu’l-meselu: “ضَيَّعْتَ الْبِكَارَ عَلَى طِحَالٍ” Burada بِكَارٌ [bikâr] بَكْرٌ [bekr]in cemʹidir ki genç deveye denir. Aslı budur ki Suveyd b. Ebî Kâhil nâm kimse Benû Ġubber’i işbu: “مَنْ سَرَّهُ النَّيْكُ بِغَيْرِ مَالٍ || فَالْغُبَّرِيَّاتُ عَلَى طِحَالِ” ürcûzesiyle hicv edip baʹde-bürhetin mezbûr Suveyd bir kabîleye esîr olmakla fekâkesi husûsunda Benû Ġubber’dan istiʹâne eyledikte merkûmlar kelâm-ı mezbûru îrâd eylediler. Bir adam mukaddemâ hakkında isâ΄et eylediği kimseden hâcet taleb eyledikte darb olunur.

Vankulu Lugatı - الطحال maddesi

اَلطِّحَالُ [eṯ-ṯiḩâl] (ṯâ’nın kesri ve ḩâ’nın tahfîfiyle) Dalak dedikleri nesne ki aʹzâ-yı dâhiledendir; yukâlu: “اَلْفَرَسُ لَا طِحَالَ لَهُ” Pes bu meseldir, atın sürʹat ve cereyânında, nitekim “اَلْبَعِيرُ لَا مَرَارَةَ لَهُ” derler devenin cür΄eti olmadığına binâ΄en.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı