اَلْعُرُوجُ [el-ʹurûc] (قُعُودٌ [ḵuʹûd] vezninde) ve
اَلْمَعْرَجُ [el-maʹrec] Mîm’in ve râ’nın fethiyle ki masdar-ı mîmîdir, yukarı çıkmak maʹnâsınadır; yukâlu: عَرَجَ الرَّجُلُ عُرُوجًا وَمَعْرَجًا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ إِذَا ارْتَقَى Ve bir kimsenin yâ bir hayvânın ayağına bir nesne isâbet eylemekle aksayarak yürümek maʹnâsınadır; yukâlu: عَرَجَ الرَّجُلُ إِذَا أَصَابَهُ شَيْءٌ فِي رِجْلِهِ فَخَمَعَ Ve eğer aksaklığı hılkî olur ise عَرِجَ فُلاَنٌ derler, فَرِحَ bâbından. Masdarı عَرَجٌ [ʹarec] olur fethateynle, ʹalâ-kavlin bunda müselles olur, yaʹnî evvel ve râbiʹ ve hâmis bâbından îrâd olunur.
اَلْعُرُوجُ [el-ʹurûc] (zammeteynle) Yukarı çıkmak; عَرَجَ فِي الدَّرَجَةِ وَالسُّلَّمِ يَعْرُجُ عُرُوجًا مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ إِذَا ارْتَقَى Yaʹnî yukarı çıksa. Ve دَرَجَةٌ [derecet] fethateynle mutlakan pâye ve سُلَّمٌ [sullem] sîn’in zammı ve lâm’ın fethi ve teşdîdiyle merdiven demek olur; ve yukâlu: عَرَجَ أَيْضًا إِذَا أَصَابَهُ شَيْءٌ فِي رِجْلِهِ فَخَمَعَ وَمَشَى مِشْيَةَ الْعُرْجَانِ وَلَيْسَ بِخِلْقَةٍ Yaʹnî kaçan ayağına bir nesne erişip aksak olsa عَرَجَ فُلَانٌ derler fethle ve zâtî olsa عَرِجَ فُلَانٌ derler kesriyle ki bâb-ı râbiʹden olur. Ve خَمْعٌ [ḣamʹ] ḣâ-i muʹceme ve ʹayn-ı mühmele ile aksak demek olur.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı