اَلْعُسْرُ [el-ʹusr] (ʹayn’ın zammıyla) ve
اَلْعُسُرُ [el-ʹusur] (zammeteynle) ve
اَلْعَسَرُ [el-ʹaser] (fethateynle) ve
اَلْمَعْسُورُ [el-maʹsûr] (مَعْقُولٌ [maʹḵûl] vezninde) Bir iş güç ve düşvâr olmak maʹnâsınadır; yukâlu: عَسِرَ الْأَمْرُ عُسْرًا وَعُسُرًا وَعَسَرًا وَمَعْسُورًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ ضِدُّ يَسُرَ ve yukâlu: عَسُرَ الْأَمْرُ عُسْرًا وَعَسَارَةً مِنَ الْبَابِ الْخَامِسِ
اَلْمَعْسُورُ [el-maʹsûr] (mîm’in fethi ve ʹayn’ın sükûnuyla) مَيْسُورٌ [meysûr]un mukabilidir.Bu ikisi dahi masdarlardır, ammâ Sîbeveyhi eyitti: Bunlar sıfatlardır.Zîrâ Sîbeveyhi katında masdar مَفْعُولٌ [mefʹûl] vezni üzere gelmek câ΄iz değildir. Ve ʹArabların دَعْهُ إِلَى مَيْسُورِهِ وَاِلَى مَعْسُورِهِ” dediği kavlini Sîbeveyhi te΄vîl edip دَعْهُ إِلَى أَمْرٍ يُوسَرُ فِيهِ وَإِلَى أَمْرٍ يُعْسَرُ فِيهِ maʹnâsına haml eylerve مَعْقُولٌ [maʹḵûl] lafzın dahi te΄vîl edip مَا يُعْقَلُ فِيهِ makâmına haml eder, yaʹnî مَا يُتَصَوَّرُ فِيهِ maʹnâsına.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı