el-muʹâḵalet ~ اَلْمُعَاقَلَةُ

Kamus-ı Muhit - المعاقلة maddesi

اَلْمُعَاقَلَةُ [el-muʹâḵalet] (مُفَاعَلَةٌ [mufâʹalet] vezninde) Bâb-ı mugâlebede müstaʹmeldir, bir kimse ile ʹakl yarışı etmek maʹnâsınadır; yukâlu: عَاقَلَهُ فَعَقَلَهُ كَنَصَرَهُ أَيْ غَالَبَهُ فِي الْعَقْلِ فَغَلَبَهُ وَكَانَ أَعْقَلَ مِنْهُ Ve bir kimse ile diyet husûsunda berâber olmak maʹnâsınadır ki bunun da diyeti onun diyeti mikdârında olmaktan ʹibârettir; ve minhu: اَلْمَرْأَةُ تُعَاقِلُ الرَّجُلَ إِلَى ثُلُثِ دِيَتِهَا أَيْ مُوضِحَتُهُ وَمُوضِحَتُهَا سَوَاءٌ فَإِذَا بَلَغَ الْعَقْلُ ثُلُثَ الدِّيَةِ صَارَتْ دِيَةُ الْمَرْأَةِ عَلَى النِّصْفِ مِنْ دِيَةِ الرَّجُلِ Yaʹnî recülün مُوضِحَةٌ [mûḋiḩat]ıyla ʹavretin مُوضِحَةٌ [mûḋiḩat]ı müsâvîdir, pes عَقْلٌ [ʹaḵl] sülüs-i diyete bâlig oldukta ʹavretin diyeti recülün diyetinin nısf-ı mikdârına rücûʹ eder. مُوضِحَةٌ [muḋiḩat] şol baş yarığıdır ki baş kemiğinin beyâzı görüne. Bu mes΄elenin tafsîli budur ki fi’l-asl nisvânın diyeti ricâl diyetinin nısfı idi, hisse-i mîrâs gibi. Saʹîd b. el-Museyyeb bu resme hükm eyledi ki eğer mecniyyün-ʹaleyhâ olan hatunun cinâyeti sülüs-i diyet-i kâmilden nâkıs olursa recül ile müsâvî olur ki recül o cinâyet-i vâkıʹa mukâbilinde ne mikdâr diyet alırsa hatun dahi o mikdâr olur. Ve eger sülüs-i diyete bâlig olursa recülün diyetinin nısfını alır. Meselâ bir ʹavretin bir parmağına cinâyet olunsa on deve diyet alır, niteki recül dahi bu mikdâr alır ve iki parmağına cinâyet olunsa yirmi deve alır ve üç parmağına otuz alır ve dört parmağına yirmi deveye ricʹat olunur, zîrâ sülüs-i diyeti tecâvüz eylemekla nısf-ı diyet-i recüle redd olundu. Şârih der ki Şâfiʹî ve ehl-i Kûfe ona iʹtibâr eylemediler, ʹavretin bir parmağında beş ve iki parmağında on deve ahzıyla ʹamel eylediler.

Vankulu Lugatı - المعاقلة maddesi

اَلْمُعَاقَلَةُ [el-muʹâḵalet] (mîm’in zammı ve ḵâf’ın fethiyle) Diyette berâber olmak; minhu kavluhum: اَلْمَرْأَةُ تُعَاقِلُ الرَّجُلَ إِلَى ثُلُثِ دِيَتِهَا أَيْ تُوَازِيهِ فَإِذَا بَلَغَ ثُلُثَ الدِّيَةِ صَارَتْ دِيَةُ الْمَرْأَةِ عَلَى النِّصْفِ مِنْ دِيَةِ الرَّجُلِ Yaʹnî diyet mâ-dûn-ı nefste olsa ʹavretin diyetinin sülüsüne varınca erle ʹavretin farkı olmaz ve sülüse vardıkta ʹavret için lâzım olan diyet er için lâzım olanın nısfı olur. Ve

مُعَاقَلَةٌ [muʹâḵalet] عَقْلٌ [ʹaḵl]da galebe edişmeğe dahi derler; yukâlu: عَاقَلْتُهُ فَعَقَلْتُهُ أَعْقُلُهُ بِالضَّمِّ أَيْ غَلَبْتُهُ بِالْعَقْلِ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı