el-hicrân ~ اَلْهِجْرَانُ

Kamus-ı Muhit - الهجران maddesi

اَلْهَجْرُ [el-hecr] (زَجْرٌ [zecr] vezninde) ve

اَلْهِجْرَانُ [el-hicrân] (hâ’nın kesiyle) Bir adamdan dostluğu ve ülfeti kesmek maʹnâsınadır ki وَصْلٌ [vaṡl] mukâbilidir; yukâlu: هَجَرَهُ هَجْرًا وَهِجْرَانًا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ إِذَا صَرَمَهُ Ve bir nesneyi terk eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: هَجَرَ الشَّيْءَ إِذَا تَرَكَهُ Ve savm hâletinde cimâʹdan iʹtizâl eylemek maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: هَجَرَ فِي الصَّوْمِ إِذَا اعْتَزَلَ فِيهِ عَنِ النِّكَاحِ ve yukâlu: هَجَرَ الشِّرْكَ هَجْرًا وَهِجْرَانًا وَهِجْرَةً حَسَنَةً ve tekûlu: لَقِيتُهُ عَنْ هَجْرٍ أَيْ بَعْدَ حَوْلٍ أَوْ بَعْدَ سِتَّةِ أَيَّامٍ فَصَاعِدًا أَوْ بَعْدَ مَغِيبٍ Ve yukâlu: ذَهَبَتِ الشَّجَرَةُ هَجْرًا أَيْ طُولاً وَعِظَمًا Yaʹnî “Ağaç uzunluğuna yâhûd iriliğine ifrât üzere neşv ü nemâ bulsa.” Gûyâ ki yeri yâhûd kucaklamak derecesini terk eylemiş olur. Ve

هَجْرٌ [hecr] Pek hûb ve nîgû nesneye ıtlâk olunur, kemâl-i hüsnünden gûyâ ki nevʹini terk ile mümtâz olmuştur; yukâlu: كَبْشٌ هَجْرٌ وَرَجُلٌ هَجْرٌ أَيْ حَسَنٌ كَرِيمٌ جَيِّدٌ [Ve] هَجْرٌ [hecr] burada هَاجِرٌ [hâcir] maʹnâsınadır. Ve devenin burnuna geçirdikleri yulara ıtlâk olunur, sâ΄ir develerden yâhûd serkeşlikten hâcir olduğu için. Ve

هَجْرٌ [hecr] هَاجِرَةٌ [hâciret] maʹnâsınadır, ke-mâ se-yuzkeru. Ve deveye هِجَارٌ [hicâr] dedikleri ip bağlamak maʹnâsınadır; yukâlu: هَجَرَ الْبَعِيرَ هَجْرًا إِذَا شَدَّهُ بِالْهِجَارِ Ve

هَجْرٌ [Hecr] Bir mevziʹ adıdır.

Vankulu Lugatı - الهجران maddesi

اَلْهِجْرَانُ [el-hicrân] (hâ’nın kesri ve cîm’in sükûnuyla) Bi-maʹnâhu; yukâlu: هَجَرْتُهُ هَجْرًا وَهِجْرَانًا Ve

هَجْرٌ [hecr] Herze ve hezeyân söylemeğe de derler; yukâlu: هَجَرَ الْمَرِيضُ يَهْجُرُ هَجْرًا Ve

هَجْرٌ [hecr] Nısf-ı nehâr maʹnâsına da gelir, zîyâde ıssı havâda.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı