اَلْهَيْجُ [el-heyc] (hâ’nın fethi ve yâ’nın sükûnuyla) ve
اَلْهَيَجَانُ [el-heyecân] (fetehâtla) ve
اَلْهِيَاجُ [el-hiyâc] (hâ’nın kesriyle) Bir nesne toz gibi yerinden kopup tozumak maʹnâsınadır; yukâlu: هَاجَ الشَّيْءُ هَيْجًا وَهَيَجَانًا وَهِيَاجًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا ثَارَ Ve tozutmak maʹnâsına müteʹaddî olur; yukâlu: هَاجَهُ إِذَا أَثَارَهُ Ve deve kısmı susamak maʹnâsınadır ki heyecânına sebebdir; yukâlu: هَاجَتِ اْلإِبِلُ إِذَا عَطِشَتْ Ve nebât kurumak maʹnâsına istiʹmâl olunur; yukâlu: هَاجَ النَّبْتُ إِذَا يَبِسَ
اَلْهَيَجَانُ [el-heyecân] (fethateynle) Sıçramak ve tozmak; yukâlu: هَاجَ الشَّيْءُ يَهِيجُ هَيْجًا وَهِيَاجًا وَهَيَجَانًا إِذَا ثَارَ Kaçan sıçrasa ve tozsa ve هَاجَهُ غَيْرُهُ dahi derler onu âhar nesne tozutsa ve sıçratsa. Lâzım ve müteʹaddî gelir. Ve
هِيَاجٌ [hiyâc] Otun kurusu maʹnâsına da gelir; yukâlu: هَاجَ النَّبْتُ هِيَاجًا إِذَا يَبِسَ Ve kıtâl maʹnâsına da gelir; yukâlu: هَذَا يَوْمُ الْهِيَاجِ أَيْ يَوْمُ الْقِتَالِ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı