el-vedʹ ~ اَلْوَدْعُ

Kamus-ı Muhit - الودع maddesi

اَلْوَدْعُ [el-vedʹ] (رَدْعٌ [redʹ] vezninde) Misâfir giderken ahbâb ve müteʹallakâtını ve onlar dahi onu esenlemek maʹnâsınadır, تَوْدِيعٌ [tevdîʹ] gibi; yukâlu: وَدَعَهُمُ الْمُسَافِرُ وَدْعًا كَوَضَعَهُ وَضْعًا إِذَا خَلَّفَهُمْ خَافِضِينَ وَيُقَالُ وَدَعُوهُ إِذَا دَعَوْا لَهُ بِأَنْ يَتَحَمَّلَ اللهُ عَنْهُ كَآبَةَ السَّفَرِ وَأَنْ يُبَلِّغَهُ لِدَعَةٍ كَمَا سَيُذْكَرُ فِي التَّوْدِيعِ Ve bunlardan ism وَدَاعٌ [vedâʹ]dır. Ve

وَدْعٌ [vedʹ] ve

وَدَاعَةٌ [vedâʹat] (كَرَامَةٌ [kerâmet] vezninde) Bir nesne ârâm bulup sâkin ve ber-karâr olmak maʹnâsınadır; yukâlu: وَدُعَ الشَّيْءُ وَوَدَعَ وَدْعًا وَوَدَاعَةً مِنَ الْبَابِ الْخَامِسِ وَالثَّالِثِ إِذَا سَكَنَ وَاسْتَقَرَّ Ve

وَدْعٌ [vedʹ] Terk eylemek maʹnâsınadır; ke-mâ se-yuzkeru. Ve bir nesneyi bir nesne içre hıfz eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: وَدَعَ الثَّوْبَ بِالثَّوْبِ وَدْعًا إِذَا صَانَهُ Ve

وَدْعٌ [vedʹ] Kabr ve mezâra, ʹalâ-kavlin kabrin çevresine denir ki avlu ve hazîresidir. Ve ʹarab tavşanına denir ki tarla sıçanı dahi derler, يَرْبُوعٌ [yerbûʹ] maʹnâsına; bunda dâl’ın fethiyle de câ΄izdir.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı