اَلْوَدْنُ [el-vedn] (vâv’ın fethi ve dâl’ın sükûnuyla) ve
اَلْوِدَانُ [el-vidân] (كِتَابٌ [kitâb] vezninde) Bir nesneyi suya basıp ıslatmak maʹnâsınadır; yukâlu: وَدَنَ الشَّيْءَ وَدْنًا وَوِدَانًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا بَلَّهُ وَنَقَعَهُ Ve gelin olan banunun cihâz ve mühimmâtını güzelce görmek maʹnâsınadır; yukâlu: وَدَنَ الْعَرُوسَ إِذَا أَحْسَنَ الْقِيَامَ عَلَيْهَا Ve
وَدْنٌ [vedn] Bir nesneyi kısaltmak maʹnâsınadır; yukâlu: وَدَنَ الشَّيْءَ وَدْنًا إِذَا قَصَرَهُ Ve vurmak maʹnâsınadır; yukâlu: وَدَنَهُ بِالْعَصَا إِذَا ضَرَبَهُ بِهَا Şârih der ki Esâs’ta مَيْدَانٌ [meydân] lafzı bu maʹnâdan me΄hûz olmak üzere mersûmdur. Ve
وَدْنٌ [vedn] Hatun hîre cura çocuk doğurmak maʹnâsınadır; yukâlu: وَدِنَتِ الْمَرْأَةُ وَدْنًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا وَلَدَتْ وَلَدًا ضَاوِيًا
اَلْوَدْنُ [el-vedn] (vâv’ın fethi ve dâl’ın sükûnuyla) Bir nesneyi yaş etmek.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı