البَسْءُ [el-bes΄] (bâ’nın fethi ve sîn-i mühmelenin sükûnuyla) ve
الْبَسَأُ [el-bese΄] (fethateynle) ve
البَسَاءُ [el-besâ΄] (سَلاَمٌ [selâm] vezninde) ve
البُسُوءُ [el-busû΄] (قُعُودٌ [ḵuʹûd] vezninde) Yüz göz öğrenip bir şey΄ ile üns ü ülfet eylemek maʹnâsınadır ki alışmak taʹbîr olunur; yukâlu: بَسَأَ بِهِ وَبَسِئَ بِهِ بَسْئًا وَبَسَئًا وَبَسَاءً وَبُسُوءًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ وَالرَّابِعِ إِذَا أَنِسَ بِهِ Ve
بَسْءٌ [bes΄] (sîn’in sükûnuyla) ve
بُسُوءٌ [busû΄] (قُعُودٌ [ḵuʹûd] vezninde) Bir nesneyi hemîşe işleyip ʹâdet ve idmân eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: بَسَأَ بِالأَمْرِ بَسْئًا وَبُسُوءًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا مَرَنَ عَلَيْهِ Ve bir nesneyi alçaklayıp hor ve zelîl görmek maʹnâsınadır; yukâlu: بَسَأَ بِهِ إِذَا تَهَاوَنَ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı