şefh ~ شَفْهٌ

Kamus-ı Muhit - شفه maddesi

اَلشَّفْهُ [eş-şefh] (şîn’in fethi ve fâ’nın sükûnuyla) Bir adamı meşgûl kılmak maʹnâsınadır; yukâlu: شَفَهَهُ شَفْهًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ إِذَا شَغَلَهُ Ve su΄âlde ibrâm eylemekle mes΄ûlün ʹanh olanın yanında bulunanı bi’l-cümle almak maʹnâsınadır; yukâlu: شَفَهَهُ إِذَا أَلَحَّ عَلَيْهِ فِي الْمَسْئَلَةِ حَتَّى أَنْفَدَ مَا عِنْدَهُ ve minhu yukâlu: كَادَ الْعِيَالُ يَشْفَهُونَ مَالِي أَيْ يَفْنُونَهُ Burada baʹzı nüshalarda harf-i terdîd ile resm olunmakla bu iki maʹnâ ihtilâfa mebnî olur, lâkin şârih istiklâl nüshasını tercîh etmiştir. Ve

شَفْهٌ [şefh] Bir adamın dudağına vurmak maʹnâsınadır; yukâlu: شَفَهَهُ إِذَا ضَرَبَ شَفَتَهُ Ve taʹâmın ekl edenleri çok olmak maʹnâsınadır; yukâlu: شُفِهَ الطَّعَامُ عَلَى الْمَجْهُولِ إِذَا كَثُرَ آكِلُوهُ Ve bir adamın sâ΄illeri kesîr olmak maʹnâsınadır; yukâlu: شَفَهَ زَيْدٌ إِذَا كَثُرَ سَائِلُوهُ ve yukâlu: شَفَهَ الْمَالُ إِذَا كَثُرَ طَالِبُوهُ

Vankulu Lugatı - شفه maddesi

اَلشَّفْهُ [eş-şefh] (şîn’in fethi ve fâ’nın sükûnuyla) Şugle derler; yukâlu: شَفَهَنِي عَنْ هَذَا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ أَيْ شَغَلَنِي Ve ʹArablar نَحْنُ نَشْفَهُ عَلَيْكَ الْمَرْتَعَ وَالْمَاءَ dedikleri نَشْغَلُهُ عَنْكَ maʹnâsınadır, yaʹnî “Vâkiʹ olan otlak ve su hemîn bize vefâ eder, onda fazla ve ziyâde yoktur.” Ve

شَفْهٌ [şefh] İbrâmla bir kimsenin katında olan hâceti cümle almağa dahi derler; tekûlu: شَفَهَنِي فُلَانٌ إِذَا أَلَحَّ عَلَيْكَ فِي الْمَسْأَلَةِ حَتَّى أَنْفَدَ مَا عِنْدَكَ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı