اَلْقُفُولُ [el-ḵufûl] (قُعُودٌ [ḵuʹûd] vezninde) Geri dönmek maʹnâsınadır; yukâlu: قَفَلَ الرَّجُلُ قُفُولًا مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ وَالثَّانِي إِذَا رَجَعَ Cemîʹ-i ümmehâtta seferden dönmeğe muhassastır. Ve
قُفُولٌ [ḵufûl] Buğur deve yâhûd aygır at dişiye aşmağa yaranmak maʹnâsınadır; yukâlu: قَفَلَ الْفَحْلُ قُفُولًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا اهْتَاجَ لِلضِّرَابِ Ve madrabazlık eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: قَفَلَ الطَّعَامَ إِذَا احْتَكَرَهُ Ve deri kurumak maʹnâsınadır; yukâlu: قَفَلَ الْجِلْدُ وَقَفِلَ قُفُولًا مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ وَالرَّابِعِ إِذَا يَبِسَ Ve
قُفُولٌ [ḵufûl] ve
قَفْلٌ [ḵafl] (نَفْلٌ [nefl] vezninde) Bir nesneyi takdîr edip oranlamak ve ölçümlemek maʹnâsınadır; yukâlu: قَفَلَ الشَّيْءَ قَفْلًا وَقُفُولًا إِذَا حَزَرَهُ Ve gılâl biriktirmek maʹnâsınadır; yukâlu: قَفَلَ الْقَوْمُ الطَّعَامَ قَفْلًا وَقُفُولًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا جَمَعُوهُ Ve
قُفُولٌ [ḵufûl] Hâssatan ağaç kurumak maʹnâsınadır; yukâlu: قَفَلَ الشَّجَرُ وَقَفِلَ قُفُولًا مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ وَالرَّابِعِ إِذَا يَبِسَ
اَلْقُفُولُ [el-ḵufûl] (zammeteynle) Seferden dönmek; yukâlu: قَفَلَ يَقْفُلُ مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ Ve
قُفُولٌ [ḵufûl] Kurumağa dahi derler; yukâlu: قَفَلَ يَقْفِلُ مِنَ الْبَابِ الثَّانِي
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı