اَلْقَلَمُ [el-ḵalem] (fethateynle) Kamışa denir, ʹalâ-kavlin yonulmuş olanına denir, hâlen yazı yazacak kaleme قَلَمٌ [ḵalem] ıtlâkı buna mebnidir; cemʹi أَقْلَامٌ [aḵlâm]dır ve قِلَامٌ [ḵilâm]dır ḵâf’ın kesriyle. Ve bu katʹ maʹnâsından me΄hûzdur. Ve
قَلَمٌ [ḵalem] Yeleksiz oka ıtlâk olunur, زَلَمٌ [zelem] maʹnâsına. Ve mikrâza denir, جَلَمٌ [celem] maʹnâsına. Şârih der ki iki tarafı iʹtibârıyla قَلَمَانِ [ḵalemân] dahi denir, niteki جَلَمَانِ [celemân] ve مِقْرَاضَانِ [miḵrâḋân] dedikleri gibi. Ve
قَلَمٌ [ḵalem] Dul hatunun dulluğu zamânının uzamasına denir ki tezevvücden maktûʹa olur; yukâlu: مَلَّتْهَا قَلَمُ أَيْمَتِهَا أَيْ طُولُهَا Ve kumar okuna denir.
اَلْقَلَمُ [el-ḵalem] (fethateynle) Şol nesnedir ki onunla yazı yazarlar. Ve
قَلَمٌ [ḵalem] Kumâr okuna dahi derler. Ve
قَلَمٌ [ḵalem] Şol bıçağa dahi derler ki onunla koyun yâhûd keçi eti katʹ olunur.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı