ḵalemu’l-cezm ~ قَلَمُ الْجَزْمِ

Vankulu Lugatı - قلم الجزم maddesi

اَلْجَزْمُ [el-cezm] (cîm’in fethi ve zâ-yı muʹcemenin sükûnuyla) Kesmek, katʹ maʹnâsına. Ve nuhâtın جَزْمُ الْحَرْفِ dedikleri bundandır ki جَزْمٌ [cezm] iʹrâbda sükûn gibidir binâda; tekûlu: جَزَمْتُ الْحَرْفَ فَانْجَزَمَ Ve

جَزْمٌ [cezm] Kırbayı doldurmağa dahi derler; tekûlu: جَزَمْتُ الْقِرْبَةَ إِذَا مَلَأْتَهَا Ve

جَزْمٌ [cezm] Hurmâyı takdîr ve tahmîn etmeğe dahi derler, جَرْمٌ [cerm] gibi râ΄-i mühmele ile; tekûlu: جَزَمْتُ النَّخْلَ وَجَرَمْتُهُ إِذَا خَرَصْتَهُ وَحَزَرْتَهُ Ve ʹArab tâ΄ifesi bizim müteʹâref olan hattımıza جَزْمٌ [cezm] derler, Ḩimyer tâ΄ifesinin hattından maktûʹ ve me΄hûz olduğu için. Ve

قَلَمُ الْجَزْمِ [ḵalemu’l-cezm] Şol kaleme derler ki onun ucu muharref katʹ olunmamış ola. Ve

جَزْمٌ [cezm] Şol nesneye dahi derler ki nâkanın fercine idhâl edip bir âhar deve yavrusuna bağlarlar, tâ ki onu kendi veledidir sana.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı