اَلْوَقْرُ [el-vaḵr] (vâv’ın fethi ve ḵâf’ın sükûnuyla) Kulak ağırlaşmak, ʹalâ-kavlin kuvve-i sâmiʹa bi’l-külliyye gitmek maʹnâsınadır ki sağır olmaktır; yukâlu. وَقَرَتْ أُذُنُهُ وَوَقِرَتْ كَوَعَدَ وَوَجِلَ وَوُقِرَتْ عَلَى بِنَاءِ الْمَجْهُولِ وَقْرًا إِذَا ثَقُلَتْ أَوْ ذَهَبَ سَمْعُهُ كُلُّهُ Gerçi bâb-ı râbiʹden kıyâs olan fethateynle olmaktır, lâkin gayr-i kıyâs üzere vârid olmuştur. Ve وَقْرٌ [vaḵr] müteʹaddî olur; yukâlu: وَقَرَ اللهُ أُذُنَهُ وَقْرًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي أَيْ أَثْقَلَهُ أَوْ ذَهَبَ بِسَمْعِهِ Ve
وَقْرٌ [vaḵr] ve
وُقُورَةٌ [vuḵûret] (vâv’ın zammıyla) Oturmak, cülûs maʹnâsınadır; yukâlu: وَقَرَ فِي بَيْتِهِ وَقْرًا وَوُقُورَةً مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا جَلَسَ Ve
وَقْرٌ [vaḵr] Baldırda olan çatlağa denir; yukâlu: فِي سَاقِهِ وَقْرٌ أَيْ صَدْعٌ Ve baʹzı taşta ve gözde ve kemikte olan rahne tarzında basıklık ve çöküklük yâhûd sınıklık sûretine denir; yukâlu: فِي هَذَا الْحَجَرِ وَالْعَيْنِ وَقْرٌ أَيْ وَكْتَةٌ أَوْ هُزْمَةٌ [Ve] وَقْرَةٌ [vaḵret] dahi denir hâ’yla; ve yukâlu: وُقِرَ الْعَظْمُ عَلَى بِنَاءِ الْمَفْعُولِ إِذَا أَصَابَهُ وَقْرَةٌ Ve bir nesneyi rahnelemek maʹnâsınadır; yukâlu: وَقَرَ الْعَظْمَ إِذَا صَدَعَهُ Ve
وَقْرٌ [vaḵr] Bugz ve hıkd ve kîne maʹnâsınadır; yukâlu: فِي صَدْرِهِ وَقْرٌ أَيْ وَغَرٌ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı