veks ~ وَكْسٌ

Kamus-ı Muhit - وكس maddesi

اَلْوَكْسُ [el-veks] (عَكْسٌ [ʹaks] vezninde) Eksilmek maʹnâsınadır; yukâlu: وَكَسَ الشَّيْءُ وَكْسًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا نَقَصَ Ve eksiltmek maʹnâsına müteʹaddî olur; yukâlu: وَكَسَهُ إِذَا نَقَصَهُ Ve felekte ay necm-i mekrûha dâhil olmak maʹnâsınadır ki murâd bir menhûs kevkebe ki ittisâl yâhûd tarîka-i muhterikaya duhûl eylemektir; yukâlu: هَذِهِ لَيْلَةُ الْوَكْسِ وَهِيَ لَيْلَةُ دُخُولِ الْقَمَرِ فِي نَجْمٍ يُكْرَهُ Ve

وَكْسٌ [veks] Ayın münhasif olacağı menzile ıtlâk olunur; vasf-bi’l-masdardır, menzil-i mezbûra duhûlünde arz haylûletiyle münhasif olur; yukâlu: حَلَّ الْقَمَرُ بِالْوَكْسِ أَيِ الْمَنْزِلِ الَّذِي يَكْسِفُ فِيهِ Ve أُمُّ الرَّأْسِ [ummu’r-re΄s] yaʹnî dimâgı cemʹ eden yufka deride yara sebebiyle kan yâ bir kemik pâresi kalmağa denir; yukâlu: بَرِئَتْ شَجَّةُ أُمِّ الرَّأْسِ عَلَى وَكْسٍ أَيْ دَمٍ وَاقِعٍ فِيهَا أَوْ عَظْمٍ ve yukâlu: بَرئَتِ الشَّجَّةُ عَلَى وَكْسٍ أَيْ فِيهَا بَقِيَّةٌ ve yukâlu li’t-tabîbi: أُنْظُرْ إِنْ كَانَ فِيهَا وَكْسٌ فَأَخْرِجْهُ Pes buna göre وَكْسٌ [veks] o kalan nesneye de denir. Ve

وَكْسٌ [veks] Tâcir ticârette ziyân ve hüsrâna uğramak maʹnâsınadır; yukâlu: وُكِسَ الرَّجُلُ فِي تِجَارَتِهِ عَلَى بِنَاءِ الْمَجْهُولِ فَوَكَسَ مَالَهُ عَلَى الْمَعْلُومِ أَيْ خُسِرَ وَذَهَبَ مَالُهُ

Vankulu Lugatı - وكس maddesi

اَلْوَكْسُ [el-veks] (vâv’ın fethi ve kâf’ın sükûnuyla) Eksilmek; yukâlu: وَكَسَ الشَّيْءُ يَكِسُ Ve fi’l-hadîsi: “لَهَا مَهْرٌ مِثْلُهَا لَا وَكْسَ فِيهِ وَلَا شَطَطَ” أَيْ لَا نُقْصَانَ وَلَا زِيَادَةَ Ve

وَكْسٌ [veks] Eksiltmek maʹnâsına da gelir: وَكَسْتُ فُلَانًا إِذَا نَقَصْتَهُ Ve

وَكْسٌ [veks] Yara onulup içinde cirâhat bâkî kalmağa dahi derler; yukâlu: بَرِأَتِ الشَّجَّةُ عَلَى وَكْسٍ إِذَا بَقِيَ فِي جَوْفِهَا شَيْءٌ Ve

وَكْسٌ [veks] Ticârette zarar etmeğe dahi derler; yukâlu: وَكَسَ فُلَانٌ فِي تِجَارَتِهِ عَلَى مَا لَمْ يُسَمَّ فَاعِلُهُ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı