vekef ~ وَكَفٌ

Kamus-ı Muhit - وكف maddesi

اَلْوَكَفُ [el-vekef] (fethateynle) Haktan meyl ve ʹudûl eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: وَكِفَ فُلاَنٌ يَوْكَفُ وَكَفًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا مَالَ وَجَارَ Ve ʹayb ve menḵaṡa maʹnâsınadır; tekûlu: لَيْسَ لَكَ فِيهِ وَكَفٌ أَيْ عَيْبٌ Ve günâh-kâr olmak maʹnâsınadır; yukâlu: وَكِفَ الرَّجُلُ إِذَا أَثِمَ Ve

وَكَفٌ [vekef] Dağın yöresine denir. Ve tere denir, عَرَقٌ [ʹaraḵ] maʹnâsına. Ve İbn Fâris ʹindinde فَرَقٌ [feraḵ] maʹnâsınadır fâ’yla, lâkin عَرَقٌ musahhafı olmak melhûzdur. Ve kumluğa bitişik arz-ı sulbeden aşağı inecek yöreye ve engebeye denir. Ve fesâd ve zaʹf maʹnâsınadır; yukâlu: فِيهِ وَكَفٌ أَيْ فَسَادٌ Ve zaʹf ve ağırlık, sikal maʹnâsınadır. Ve kıtlık, şiddet maʹnâsınadır. Ve yağmurdan hıfz için evlerin etrâfına kanat tarzında yaptıkları sundurmaya ve saçağa ve pervâza denir; cemʹi أَوْكَافٌ [evkâf]tır; ve fi’l-hadîsi: “خِيَارُ الشُّهَدَاءِ أَصْحَابُ الْوَكَفِ” أَيِ الَّذِينَ إِنْكَفَأَتْ عَلَيْهِمْ مَرَاكِبُهُمْ فِي الْبَحْرِ فَصَارَتْ فَوْقَهُمْ مِثْلَ أَوْكَافِ الْبَيْتِ هَكَذَا فَسَّرَهُ النَّبِيُّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ Yaʹnî “Hıyâr u efâdıl-ı şühedâ΄ şol kimselerdir ki deryâda gemileri mevce-i bahr sadmesiyle devrilip geminin küpeştesi أَوْكَافٌ [evkâf]-ı beyt gibi üzerlerine kapanıp altında gark olalar.”

اَلْوَكْفُ [el-vekf] (vâv’ın fethi ve kâf’ın sükûnuyla) Meşinden olan sofraya ve döşemeye denir, نَطَعٌ [neṯaʹ] maʹnâsına. Ve

وَكْفٌ [vekf] ve

وَكِيفٌ [vekîf] ve

تَوْكَافٌ [tevkâf] (تَذْكَارٌ [težkâr] vezninde) Bir nesne damlayıp akmak maʹnâsınadır; yukâlu: وَكَفَ الْبَيْتُ يَكِفُ وَكْفًا وَوَكِيفًا وَتَوْكَافًا إِذَا قَطَرَ

Vankulu Lugatı - وكف maddesi

اَلْوَكَفُ [el-vekef] (fethateynle) Günâh, إِثْمٌ [išamp;m] maʹnâsına; yukâlu: وَكِفَ يَوْكَفُ مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا أَثِمَ Ve

وَكَفٌ [vekef] ʹAyb maʹnâsına dahi gelir; yukâlu: لَيْسَ عَلَيْكَ فِي هَذَا وَكَفٌ أَيْ مَنْقَصَةٌ وَعَيْبٌ

اَلتَّوْكَافُ [et-tevkâf] (tâ’nın fethi ve vâv’ın sükûnuyla) Bi-maʹnâhu kezâlik; yukâlu: وَكَفَ الْبَيْتُ وَكْفًا وَوَكِيفًا وَتَوْكَافًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا قَطَرَ Ve

وَكْفٌ [vekf] Şol نِطْعٌ [niṯʹ]e dahi derler ki نِطْعٌ [niṯʹ] deriden olan makʹad maʹnâsınadır.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı