اَلْإِسْعَاطُ [el-isʹâṯ] (hemzenin kesriyle) سَعْطٌ [saʹṯ] maʹnâsınadır; binâ-i merre إِسْعَاطَةٌ [isʹâṯat]tır; yukâlu: أَسْعَطَ الدَّوَاءَ إِيَّاهُ إِسْعَاطًا وَإِسْعَاطَةً وَاحِدَةً إِذَا أَدْخَلَهُ فِي أَنْفِهِ Ve bir adama bir nesneyi taʹlîm ve tefhîmde dikkat ve tekrâr ile mübâlaga ve imʹân eylemek maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: أَسْعَطَهُ عِلْمًا إِذَا بَالَغَ فِي إِفْهَامِهِ Ve bir kimsenin burnuna mızrak sançmak maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: أَسْعَطَهُ الرُّمْحَ إِذَا طَعَنَهُ بِهِ فِي أَنْفِهِ
اَلْإِسْعَاطُ [el-isʹâṯ] (hemzenin kesriyle) Devâ-yı mezkûru buruna dökmek. Ve
إِسْعَاطٌ [isʹâṯ] Sîneye gönder ile dürtmeğe dahi derler; yukâlu: أَسْعَطْتُهُ الرُّمْحَ مِثْلُ أَوْجَرْتُهُ إِذَا طَعَنْتَهُ فِي صَدْرِهِ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı