el-iblâl ~ اَلْإِبْلَالُ

Kamus-ı Muhit - الإبلال maddesi

اَلْإِبْلَالُ [el-iblâl] (hemzenin kesriyle) Bu dahi kurtulmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَبَلَّ مِنْهُ إِذَا نَجَا Ve ağaç meyve vermek maʹnâsınadır; yukâlu: أَبَلَّ الشَّجَرُ إِذَا أَثْمَرَ Ve hasta ifâkat bulmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَبَلَّ الْمَرِيضُ إِذَا بَرَأَ Ve hayvân başını alıp yabana kaçıp nâ-bedîd olmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَبَلَّتْ مَطِيَّتُهُ عَلَى وَجْهِهَا إِذَا هَمَتْ ضَالَّةً Ve ağaca su yürümek maʹnâsınadır; yukâlu: أَبَلَّ الْعُودُ إِذَا جَرَى فِيهِ الْمَاءُ Ve seyr ve seyâhat eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: أَبَلَّ الرَّجُلُ إِذَا ذَهَبَ فِي الْأَرْضِ Ve bir kimse nihâyet derecede müfsid ve habîs olmak maʹnâsınadır; şöyle ki nâsı fesâd ve habâsetle ʹâciz eder ola; yukâlu: أَبَلَّ الرَّجُلُ إِذَا أَعْيَا فَسَادًا وَخُبْثًا Ve bir adama gâlib ve müstevlî olmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَبَلَّ عَلَيْهِ إِذَا غَلَبَهُ

Vankulu Lugatı - الإبلال maddesi

اَلْإِبْلَالُ [el-iblâl] (hemzenin kesriyle) ve

اَلْإِسْتِبْلَالُ [el-istiblâl] (hemzenin ve tâ’nın kesriyle) Marazdan ifâkat bulmak; yukâlu: بَلَّ مِنْ مَرَضِهِ وَاسْتَبَلَّ إِذَا بَرَأَ مِنْهُ ve

إِبْلَالٌ [iblâl] Bir kimse bir husûsta baş çekmeğe ve gâlib olmağa dahi derler, Aṡmaʹî rivâyetinde; yukâlu: أَبَلَّ الرَّجُلُ يُبِلُّ إِبْلَالًا إِذَا امْتَنَعَ وَغَلَبَ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı