el-ibrîsem ~ اَلْإِبْرِيسَمُ

Vankulu Lugatı - الإبريسم maddesi

اَلْإِبْرِيسَمُ [el-ibrîsem] (hemzenin ve râ’nın kesri ve sîn’in fethiyle) İbrîşîm ki maʹrûftur, aslında muʹarrebdir. Ve bunda üç lügat vardır, zîrâ ʹArab tâ΄ifesinin kendi kelâmında olmayan kelimeden tahlît etmek muʹtâdlarıdır. Ve zâhir budur ki üç lügat sîn’in fethi ve zâmmı ve kesridir, Ḵâmûs’ta rivâyet olunan üzere. Ve İbnu’s-Sikkît eyitti: Kelâm-ı ʹArabda إِفْعِيلِلٌ [ifʹîlîl] vezni yoktur kesr-i lâm ile, ammâ إِفْعِيلَلٌ [ifʹîlel] feth-i lâm’la çoktur, إِهْلِيلَجٌ [ihlîlec] ve إِبْرِيسَمٌ [ibrîsem] gibi. Ve إِبْرِيسَمٌ [ibrîsem] munsarıftır, her ne denli bununla ʹalâ-vechi’t-telkîb bir kimse tesmiye olunursa da, zîrâ ʹArab tâ΄ifesi bunu nekireliği hâlinde muʹarreb kılıp üzerine elif-lâm dâhil kılıp kendi aslları üzere binâ olunan kelimeler mecrâsına cârî kılmışlardır: فِرِنْدٌ [firind] ve دِيبَاجٌ [dîbâc] ve رَاقُودٌ [râḵûd] ve شِهْرِيزٌ [şihrîz] ve آجُرٌّ [âcurr] ve نَيْرُوزٌ [neyrûz] ve زَنْجَبِيلٌ [zencebîl] kelimelerinde dahi hâl böyledir, ammâ إِسْحَاقُ [isḩâḵ] ve يَعْقُوبُ [yaʹḵûb] ve إِبْرَاهِيمُ [ibrâhîm] kelimelerinde hâl böyle değildir, zîrâ ʹArab tâ΄ifesi bunları hâlet-i taʹrîfte muʹarref kılmışlardır, taʹrîften tenkîre nakl etmemişlerdir. Ve فِرِنْدٌ [firind] kılıç yüzünde olan cevherlere derler. Ve شِهْرِيزٌ [sihrîz] bir nevʹ hurmâya derler. Ve آجُرٌّ [âcur] kiremite derler.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı