اَلْإِسْتِشَارَةُ [el-istişâret] (إِسْتِخَارَةٌ [istiḣâret] vezninde) Bu dahi bal sağmak maʹnâsınadır; yukâlu: إِسْتَشَارَ الْعَسَلَ بِمَعْنَى شَارَهُ Ve davar kısmı semirip endâm ve manzarası güzellenmek maʹnâsınadır ki شَارَةٌ [şâret] ve hey΄et-i hılkîsini ihrâc eylemekten ʹibârettir; yukâlu: إِسْتَشَارَتِ الْإِبِلُ إِذَا سَمِنَتْ وَحَسُنَتْ Ve buğur deve nâka gebe midir değil midir fehm için bevlini istişmâm eylemek maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: إِسْتَشَارَ الْفَحْلُ النَّاقَةَ إِذَا كَرَفَهَا فَنَظَرَ أَلاَقِحٌ هِيَ أَمْ لاَ Ve bir adam hûb ve fâhir câme giymek maʹnâsınadır; yukâlu: إِسْتَشَارَ فُلاَنٌ إِذَا لَبِسَ لِبَاسًا حَسَنًا Ve bir adamın kâr ve kirdârı zâhire çıkıp ʹayân olmak maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: إِسْتَشَارَ أَمْرُهُ إِذَا تَبَيَّنَ Ve bir adamdan bir husûs için meşveret taleb eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: إِسْتَشَارَ فُلاَنًا إِذَا طَلَبَ مِنْهُ الْمَشُورَةَ
اَلْمُشَاوَرَةُ [el-muşâveret] (mîm’in zammı ve vâv’ın fethiyle) ve
اَلْإِسْتِشَارَةُ [el-istişâret] (hemzenin kesri ve şîn’in sükûnuyla) Bunların cümlesi bir maʹnâyadır. Ve
إِسْتِشَارَةٌ [istişâret] Deve semirmeğe dahi derler; yukâlu: إِسْتَشَارَ الْبَعِيرُ أَيْ سَمِنَ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı