el-ifrâḵ ~ اَلْإِفْرَاقُ

Kamus-ı Muhit - الإفراق maddesi

اَلْإِفْرَاقُ [el-ifrâḵ] (hemzenin kesriyle) Kuşu sağnatmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَفْرَقَ الطَّائِرَ إِذَا أَذْرَقَهُ Ve lohusa hatuna فَرِيقَةٌ [ferîḵat] yedirmek maʹnâsınadır; yukâlu: أَفْرَقَ النُّفَسَاءَ إِذَا أَطْعَمَهَا الْفَرِيقَةَ Ve hasta sıhhate yüz tutmak maʹnâsınadır, ʹalâ-kavlin sağalmak maʹnâsınadır. Baʹzılar ʹindinde إِفْرَاقٌ ifrâḵ] insâna müddete’l-ʹömr bir defʹa ʹârız olan ʹilletten ifâkate mahsûstur, çiçek ve kızamık gibi; yukâlu: أَفْرَقَ الْمَرِيضُ مِنْ مَرَضِهِ إِذَا أَقْبَلَ وَأَفَاقَ أَوْ بَرِئَ أَوْ لَا يَكُونُ الْإِفْرَاقُ إِلَّا فِيمَا لَا يُصِيبُكَ غَيْرَ مَرَّةٍ Ve nâkanın çekilen sütünden memesine bir mikdârca süt gelmek maʹnâsınadır; yukâlu: أَفْرَقَتِ النَّاقَةُ إِذَا رَجَعَ إِلَيْهَا بَعْضُ لَبَنِهَا Ve develeri intâc ve ilkâh kaydlarına düşmeyip merʹâda yılkı gibi hâlleri üzere terk eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: أَفْرَقَ الْقَوْمُ إِبِلَهُمْ إِذَا خَلَّوْهَا فِي الْمَرْعَى لَمْ يُنْتِجُوهَا وَلَمْ يُلْقِحُوهَا

Vankulu Lugatı - الإفراق maddesi

اَلْإِفْرَاقُ [el-ifrâḵ] (hemzenin kesriyle) Hasta iyiliğe yüz tutmak. Bir aʹrâbî bir aʹrâbîye eyitti: مَا أَمَارُ إِفْرَاقِ الْمَوْرُودِ فَقَالَ الرُّحَضَاءُ Yaʹnî hasta ifâkat bulmasının ʹalâmeti nedir dedikte,عَرَقٌ [ʹaraḵ]tır dedi. Ve رُحَضَاءُ [ruḩaḋâ΄] râ-i mühmelenin zammı ve ḩâ-i mühmelenin fethi ve ḋâd-ı muʹceme ile عَرَقٌ [ʹaraḵ] maʹnâsınadır.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı