el-ifṡâḩ ~ اَلْإِفْصَاحُ

Kamus-ı Muhit - الإفصاح maddesi

اَلْإِفْصَاحُ [el-ifṡâḩ] (hemzenin kesriyle) Fesâhat ve belâgatla tekellüm eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: أَفْصَحَ الرَّجُلُ إِذَا تَكَلَّمَ بِالْفَصَاحَةِ Ve sütün köpüğü gidip hâlis ve sâfî kalmak maʹnâsınadır ki asl-ı terkîbin mevzûʹu bu maʹnâdır, ʹalâ-kavlin yeni doğurmuş havyânın sütünden ağızı kesilip min-baʹd sütü hâlis olmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَفْصَحَ اللَّبَنُ إِذَا ذَهَبَتْ رَغْوَتُهُ أَوِ انْقَطَعَ اللِّبَأُ عَنْهُ وَجَاءَ اللَّبَنُ الْخَالِصُ بَعْدُ Ve davarın sütü ağızı gitmekle hâlis gelmek maʹnâsınadır; yukâlu: أَفْصَحَتِ الشَّاةُ إِذَا خَلُصَ لَبَنُهَا Kezâlik mesâneden bevl duru zuhûr eylemek maʹnâsına istiʹmâl olunur; yukâlu: أَفْصَحَ الْبَوْلُ إِذَا صَفَا Ve Naṡârâ tâ΄ifesi büyük paskalya etmek maʹnâsınadır; yukâlu: أَفْصَحَ النَّصَارَى إِذَا جَاءَ فِصْحُهُمْ Ve fecr yeri ağarıp ʹayân olmak maʹnâsına istiʹmâl olunur; yukâlu: أَفْصَحَ الصُّبْحُ إِذَا اسْتَبَانَ Ve kelâmı çaparızlı söylemeyip açık ve zâhir edâ eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: أَفْصَحَ الرَّجُلُ إِذَا بَيَّنَ يَعْنِي كَلاَمَهُ أَوْ مُرَادُهُ أَظْهَرَ وَلَمْ يُحَمْحِمْ Ve bir nesne vâzıh ve âşikâr olmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَفْصَحَ الشَّيْءُ إِذَا وَضَحَ

Vankulu Lugatı - الإفصاح maddesi

اَلْإِفْصَاحُ [el-ifṡâḩ] (hemzenin kesriyle) Fasîh olmağa derler; yukâlu: أَفْصَحَ الْعَجَمِيُّ إِذَا تَكَلَّمَ بِالْعَرَبِيَّةِ Ve sütün ağzı kesilip hâlis olmağa dahi derler; yukâlu: أَفْصَحَتِ الشَّاةُ إِذَا انْقَطَعَ لِبَؤُهَا وَخَلُصَ لَبَنُهَا Ve لِبَؤٌ [libe΄] lâm’ın kesriyle ağza derler; ve أَفْصَحَ اللَّبَنُ dahi derler; kaçan ki sütün ağzı gidip hâlis kalsa. Ve tamâm tan yeri ağarmağa dahi derler; yukâlu: أَفْصَحَ الصُّبْحُ إِذَا بَدَا ضَوْءُهُ Ve

إِفْصَاحٌ [ifṡâḩ] Bir nesneden çıkıp berî olmağa dahi derler. Ve Naṡârâ, فِصْحٌ [fiṡḩ]a dâhil olmağa dahi derler. Ve فِصْحٌ [fiṡḩ] ʹîd-i Naṡârâdır; yukâlu: أَفْصَحَ النَّصَارَى إِذَا دَخَلُوا فِي فِصْحِهِمْ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı