el-imâm ~ اَلْإِمَامُ

Kamus-ı Muhit - الإمام maddesi

اَلْأَمُّ [el-emm] (hemzenin fethiyle) ve

اَلْإِمَامُ [el-imâm] (كِتَابٌ [kitâb] vezninde) ve

اَلْإِمَامَةُ [el-imâmet] (كِتَابَةٌ [kitâbet] vezninde) Nâsa takaddüm eylemek yaʹnî önlerine geçmek maʹnâsınadır; yukâlu: أَمَّهُمْ وَأَمَّ بِهِمْ أَمًّا وَإِمَامًا وَإِمَامَةً مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ إِذَا تَقَدَّمَهُمْ Ve

إِمَامَةٌ [imâmet] İsm-i masdar olur, imâmlık maʹnâsına ki ʹörf-i şerʹde ehl-i namâza muktedâ olmaktan ʹibârettir; ve minhu kavlu’l-fukahâ΄: وَيُكْرَهُ إِمَامَةُ الْفَاسِقِ أَيْ تَقَدُّمُهُ إِمَامًا Mü΄ellifin وَهِيَ الْإِمَامَةُ kavlinde zamîr ʹâdeti üzere fiʹle râciʹdir ki ism-i masdarı إِمَامَةٌ [imâmet] demektir, pes tercemede إِمَامَةٌ [imâmet] lafzı sâ΄ir baʹzı usûlden me΄hûzdur, onlarda hem masdar ve hem ism olarak mersûmdur, iştirâk sûretinde; mü΄ellifin وَهِيَ kavlinde vâv ʹâtıfeye haml olunur, fe’lyunzar.

Vankulu Lugatı - الإمام maddesi

اَلْإِمَامُ [el-imâm] (hemzenin kesriyle) Şol ağaçtır ki bennâ olan kimse binâyı onun üzerine tertîb ve tesviye kılar, binâ için istiʹmâl olunan ip gibi, خَشَبَةُ الْبِنَاءِ maʹnâsına. Ve

إِمَامٌ [imâm] Yerin bir cânibine dahi derler. Ve yolun her cânibine de derler, نَاحِيَةُ الْأَرْضِ ve نَاحِيَةُ الطَّرِيقِ maʹnâsına; kâlallâhu taʹâlâ: ﴿وَإِنَّهُمَا لَبِإِمَامٍ مُبِينٍ﴾ (الحجر، 79) Ve

إِمَامٌ [imâm] Kitâb maʹnâsına da gelir; kâlallâhu taʹâlâ: ﴿وَكُلَّ شَيْءٍ أَحْصَيْنَاهُ فِي إِمَامٍ مُبِينٍ﴾ (يس، 12) Ve

إِمَامٌ [imâm] Şol kimseye dahi derler ki ona iktidâ ederler.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı